Eskişehir’in yıllardır kangren haline gelen en büyük sorunlarının başında geliyor trafik.

Her seçim dönemi geldiğinde, vaatlerin başköşesinde yerini alıyor.

Milletvekili adaylarından belediye başkan adaylarına kadar kim göreve talip olursa olsun, “önceliğimiz trafik” diyerek yola çıkıyor.

Ama gelin görün ki, trafik çözülmeye çalışıldıkça daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Öyle bir sorun ki; çözüm diye sunulan her yeni adım, bir başka sorunun fitilini ateşliyor.

Son örnek Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’nde yaşandı.

Büyükşehir Belediyesi, bu bölgede trafik kazalarını önlemek amacıyla dubalar yerleştirdi.

Ancak sonuç?

Trafiği çözmek bir yana dursun, Reşadiye bölgesindeki esnaf adeta cezalandırıldı.

Araç girişi engellenen iş yerleri büyük mağduriyet yaşıyor.

Müşteri ulaşamıyor, esnaf satış yapamıyor.

Zaten ekonomik krizle boğuşan küçük işletmeler, bu uygulamayla bir darbe daha yedi.

Tepkiler de haliyle büyüyor.

Trafik elbette önemli bir sorun, ancak çözüm aranırken başka sorunlar yaratmak hangi akla, hangi vicdana sığar?

Esnafın dükkânına araç giremiyorsa, müşteri nasıl gelecek?

Yaya trafiğinin yetersiz olduğu bir bölgede böyle bir uygulama yapmak ticaretin altına dinamit koymak değil midir?

Sonuç mu?

Trafik yerli yerinde, dubalar sapasağlam.

Ama kepenkler yavaş yavaş iniyor.

Müşteri kaybolmuş, dükkânlar sessiz.

Çözüm mü?

Ne çözümü kardeşim?

Bu gidişle bugün dubayla kapanan yol, yarın kepenkle kapanan iş yerlerine dönüşecek.

Haberiniz yok.

Kuantum Özge der ki:

“Ektiğini biçersin.”