Sezon başı umutlarımız çok büyüktü. Yönetim titiz davrandı, kulübün geleceğini düşünerek adımlar attı, bazı engellere rağmen güzel transferler de yapıldı. Kâğıt üzerinde bakınca umut vericiydi her şey. Ama iş sahaya yansıdığı zaman… İşte orada bir şeyler eksik.
Hazırlık maçları da dahil lig maçların da, aynen izlemeye devam ettiğimiz oyuncular , Deniz Keskin, Akın Akman, Tayfun Tatlı… Sanki değişmeyen bir üçlü var. Diğer Transferler peki? Varlar ama yoklar mı desek daha doğru olur? Çünkü sahada gördüğümüz manzara çok farklı. Anadolu maçında bile ne azim vardı, ne de mücadele…
Taraftar her zaman tribünde, her zaman yanında. Bunu Eskişehirspor camiası kadar iyi gösteren başka bir şehir bulmak zor. Ama taraftarı sahaya bağlayan sizin mücadelenizdir. Futbol sadece sonuç değildir; kazanmak da var, kaybetmek de… Fakat mücadele etmeden, ruhu sahaya koymadan hiçbir şey olmaz. O ruh eksik olursa, bu lig bize gerçekten dar gelir ve taraftarın o kocaman heyecanı sönmeye başlar.
Serdar Hoca’yı eleştirmek haddim değil belki ama görünen köy de kılavuz istemiyor. Hazırlık maçlarında denemeniz gerekenleri lig maçlarında yapıyorsanız, orada bir sorun var demektir. Takım tesislerde uyum sağlamış olabilir ama bize sahada uyum lazım. Taraftarın görmek istediği şey, yan yana oynayan değil, birlikte savaşan futbolculardır.
Nazilli maçı önümüzde. Evet, galibiyet şart ama bu tek başına yetmeyecek. Bizim istediğimiz Eskişehirspor, diri, dinamik ve sahada terinin son damlasına kadar mücadele eden bir takım. Çünkü biz bu takımı sadece skorlar için değil, mücadelesi için seviyoruz.
Eğer başında önlem almazsak, sonunda yine üzülen biz olacağız. O yüzden artık kelimeler değil, sahadaki oyun konuşsun. Taraftar tribünde üzerine düşeni yapıyor, şimdi sıra sahada.