31 Mart seçimleri ile 25 yıllık bir devir kapandı. 1999 seçimlerinde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra 25 yıl aralıksız Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan Yılmaz Büyükerşen görev yaptığı süre içerisinde ilginç ve tartışmalı hizmetlere imza attı. Şehrin pek çok yerine heykeller dikti. Müzeler açtı, parklar yaptı. Tramvay hizmetlerini başlatıp yaygınlaştırdı. Nerede ise pek çok hizmeti tartışmalara sebep oldu. Yapılan hizmetleri eleştirenler oldu, takdir edenler oldu. Eskişehirlilerin çoğunluğu 25 yıl aralıksız onu Büyükşehir Belediye Başkanı olarak takdir etti ve seçti.

Hani heykeller dedik ya. Pek çok heykel yaptı. Bazıları da tartışmalara sebep oldu ya. İşte onlardan birisi porsuk kenarına yerleştirilen “Çekirdek çitleyen eşek” olmuştu. Kimileri bu heykele çok sert tepki gösterdi. Bazıları da bu heykelle ilgili ironiyi anlamak da güçlük çekti. Kimileri umursamadı. Bu arada zavallı “Çekirdek çitleyen eşek heykeli” tepki gösterenlerin bazılarının saldırısına da uğradı. Kulakları kırıldı, üzerine boyalarla saldırılarda bulundular.

Dün biraz çarşı içinde dolaşıp bir yerde nefeslenme ihtiyacı duyduğum anda gördüm ki bırakın “Çekirdek çitleyen eşek heykelini” ben hocanın yerinde olsam “Çekirdek çitleyen katır heykeli” dikerdim hem de şehrin pek çok yerine… Çünkü eşek masumiyeti katır da inadı temsil ediyor. Birileri inatla aynı hatayı tekrar edip duruyor.

Neden mi? Çitlediği çekirdekleri cadde üzerindeki çiçeklilerin içine atanı mı anlatalım, belediyenin bin bir emekle yeşillendirip insanların yararına sunduğu çimlerin üzerine atanı mı, özellikle sokakların ortasına üfleyeni mi ararsınız. Elindeki pet şişeyi bir çöp bidonuna atmak yerine ayağına futbol topu yapıp gezdirenlerden söz etmiyorum bile…

Bu kadar da olmaz peş dedirten görünler bu kadarla sınırlı değil. Adam ya da kadın esnaf sarayının önünde oturuyor, önce çekirdeğini çitliyor, ardından sigarasını yakıyor. Sigaranın izmaritini yanında duran çöp bidonu yerine aşağıdaki ızgaradan sallandırıp sönüp sönmediğini kontrol ediyor. Sonra elindeki suyu kafasına dikiyor, su bitmiş bitmemiş umurunda mı ayağında sektirip sanki rakip kaleye gönderircesine şutluyor.

Bu yazdıklarımı sakın bireysellik üzerinden, birkaç kişiyi kast ederek yazdığımı düşünmeyin. Bir emekçi hanımefendi elinde süpürge ile vatandaşın oturduğu alanı süpürüp küreğine aldıktan sonra seyyar çöp bidonuna boşaltıyor. Hemen bir başkası bankta otururken bu manzarayı gördüğü halde elindeki poşeti, ağzındaki sigara izmaritini kadının arkasından yere atıyor. Ne emeğe, ne kendine ne doğaya saygısı olmayan zavallı sayısı o kadar çok ki…

Hayretler içinde kaldım desem yalan olur. Sokaktaki adamdan daha fazla ne bekleyebilirsiniz? Her zaman söylüyorum, insan olmak başka bir şey. Çocuklarımıza, komşumuza, eşimize dostumuza saygının birinci şartı çevreye olan duyarlılıktır. Kendimize saygının birinci şartı çevreye duyduğumuz hassasiyettir. İnsanlar evlerinde nasıl bir çöp görmek istemezler, kendi bahçelerinde yabancı cisimleri ayıklarlar, evlerinin önlerini süpürürler, aynı hassasiyeti yaşadıkları her alana göstermelidirler.

Emin olun Eskişehir eğitimli insanlar kenti diye bilinir. Eğitimlilerimiz bunu yapıyorsa varın siz eğitimsizlerimiz için kaç “çekirdek çitleyen eşek heykeli” gerekiyor onu hesap edin…