Haber şöyle; “Türkiye'de 2008 yılında yüzde 3,18 olan iller arası göç eden nüfus oranı, yıllar içinde inişli ve çıkışlı bir seyir izleyerek 2024 yılında yüzde 3,13 oldu. Diğer bir ifadeyle Türkiye'de 2024 yılında 2 milyon 682 bin 673 kişi iller arasında göç etti. Bu nüfusun yüzde 47,6'sını erkekler, yüzde 52,4'ünü ise kadınlar oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı ‘İç Göç İstatistikleri, 2024' verilerine göre; Eskişehir geçen yıl 35 bin 984 göç alırken, 29 bin 165 göç verdi. 3 Bin 760 kişi tayin ve iş değişikliği ile Eskişehir'e göç etti. Bunları 3 bin 530 kişi işe başlamak, 8 bin 740 kişi eğitim, bin 741 kişi ailevi sebepler, 6 bin 545 kişi daha iyi konut ve yaşam şartları, 6 bin 329 aile fertlerinden birine bağımlı göç, 199 kişi sağlık, bin 362 ev alınması ve 242 emeklilik sebebi takip etti.

Eskişehir'den en çok 29 bin 878 kişi tayin ve iş değişikliği sebebi ile göç etti. 3 bin 99 kişi işe başlamak, 6 bin 87 kişi eğitim, bin 531 kişi ailevi sebepler, 4 bin 953 kişi daha iyi konut ve yaşam şartları, 4 bin 680 aile fertlerinden birine bağımlı göç, 193 kişi sağlık, 708 ev alınması ve 177 emeklilik sebebi ile Eskişehir'den göç etti.”

Nereden bakarsanız bakın Eskişehir’in göç haritasındaki yorumu Eskişehir’in hala umudun adresi olduğunu gösteriyor. Bu umudun somut örneklerini bizatihi yaşadığımı düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Konya’dan bir arkadaşım aradı. Kısa bir hal hatırdan sonra bir yakın arkadaşımızın kızının Eskişehir’de olduğunu bir otelde kaldığını, Eskişehir’e iş görüşmeleri için geldiğini anlattıktan sonra barınma imkanı sağlayıp sağlayamayacağımızı sordu. Elbette insanın dostu herhangi bir konuda yardım ister de ona yardımcı olmamak olur mu? Elbette elimizden geleni yapacağımızı söyledik. Sonra Eskişehir’e gelen misafirle görüştük. Kendisinin yaşlı bakım uzmanı olduğunu uzun yıllar Ankara’da çalıştığını ancak Ankara’daki yaşam koşullarının kendisini zorladığını, bu sebeple Eskişehir’de özel kurumlardan birinde kendisine iş aradığını anlattı. “Neden bir başka şehir değil de Eskişehir?” diye sorduğumda “Eskişehir’de yaşam koşulları diğer illere göre çok daha iyi. Onun için belki biraz daha düşük ücrete Eskişehir’de daha konforlu bir hayat sürebilirim” cevabını aldım.

Yine mobilyacılıkla meşgul olan yakın tanıdığımla sohbet ederken çocuklarından birinin İstanbul’da birinin de sahil yörelerinde ikamet ettiklerini belirtti. Çocuklarının Eskişehir’e her gelişlerinde Eskişehir’in diğer illere göre çok daha makul ve mantıklı bir konumda olduklarından söz ettiklerini de söyledi.. Elbette onların sahil yöresi ile İstanbul’da elde ettikleri geliri Eskişehir’de harcarken makul gelebilir belki ama yine de Eskişehir’in yaşam koşullarının diğer illerden çok daha uygun olmasının Eskişehir adına beslenen olumlu duyguların artmasında büyük rolü olduğunu söylemeliyim.

Bir yıl içerisinde 35 bin göç alıp, zorunlu sebepler ile 19 bin göç veren bir şehir için pozitif düşünmek gerekiyor. Her zaman bu sütunlarda yazıp çiziyorum; “Eskişehir Anadolu’nun daha bir net ifade ile Türkiye’nin ortalamasıdır.”

Eğitimde, sağlıkta, kültürde, sanatta, iş hayatında ve pek çoğunun dile getirdiği sosyal aktiviteler bakımından Eskişehir gerçek anlamda Türkiye ortalamasından başka bir şey değil. Bunu yorumlarken çoğu kez Eskişehir’i alabildiğine eleştiren ancak yine de her fırsatta Eskişehir’e gelmeyi ihmal etmeyen bürokratları, seçilmişleri, atanmışları görünce Eskişehir’i şahsen ben hala umudun adresi olarak değerlendiriyorum.