Kütahya deplasmanından 1 puanla döndük. Kağıt üzerinde “1 puan” gibi görünebilir ama bu puan, şampiyonluk yolunda yarışın içinde kalmamızı sağlayan belki de en kritik adımdı.
Geçen haftaki yazımda da özellikle vurgulamıştım: Kütahya gibi zor bir deplasmana gidiyorsanız, savunma disiplininden bir an bile kopamazsınız. Karşıyaka maçında kaçan pozisyonlar telafi edilebilir ama Kütahya affetmez demiştim. Ne yazık ki sahada tam olarak bunu yaşadık.
Maça Tayfun’la yakaladığımız atakla iyi başladık ancak bu pozisyon golle sonuçlanmadı. Hemen ardından Kütahyaspor’un hızlı bir karşı atağıyla top ağlarımızla buluştu. Maçın henüz başında gelen bu gol ister istemez moral bozdu. Ancak unutulmamalı ki karşımızda ligin lideri vardı.
Buna rağmen oyuncular sahada mücadeleyi hiç bırakmadı. Çok net pozisyonlar yakaladık, kalecimiz Bora yine kritik kurtarışlarıyla ayakta kaldı. O direnç, o inanç ikinci yarının son bölümünde karşılığını verdi. Dakika 80’i gösterdiğinde Mehmet Fuat’ın attığı golle beraberliği yakaladık. Maç 1-1 sona erdi.
Evet, 3 puanı alamadık. Ama o deplasmandan alınan 1 puan, şampiyonluk yarışında “ben buradayım” demekti. Açık konuşmak gerekirse, takımın sahadaki mücadelesini görmek bazen 3 puandan daha değerlidir.

Bu yüzden Kütahya’dan mutsuz dönmedik.
Şimdi gözler Balıkesir maçında. Kendi sahamızda oynayacağız ve bu, kazanmamız gereken bir karşılaşma. Rakibimiz sıralamada hemen altımızda ve aramızda sadece 2 puan var. Son derece kritik bir virajdayız.
Balıkesir ve ardından Alanya…

Bu iki maçtan 6 puan çıkarmak zorundayız. Devre arasında yapılacak doğru takviyelerle Eskişehirspor, şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri olmaya devam edecektir.
Sezon başında kaybettiğimiz basit puanları bugün arar hale geldik. Eğer o dönemde Serdar Hoca yerine Hakan Hoca ile yola çıkılmış olsaydı, puan tablosu bugün çok daha farklı olabilirdi. Belki de şu an zirvede biz olurduk.
Ama geçmişle oyalanmanın anlamı yok. Hâlâ şampiyonluk yolunda en güçlü adaylardan biriyiz.
Denizi geçtik…
Şimdi derede boğulmayalım.