Her şeyden önce ülkemiz 7 düvel denilen, batılı emperyalistler ile mücadele sonucu kuruldu. Atatürk’ün İstanbul boğazına demirleyen işgal kuvvetlerinin gemilerine bakarak,” Geldikleri gibi giderler” sözü gerçekleşti. Yani, onun için kendi gücümüze güvenmeliyiz. Batılılarda kafa böyle çalışıyor. Gazze yıkıldı. Sonra, batılılar, Filistin devletini tanımaya başladı. Türkiye olduğu için, Kıbrıs Filistin olmadı. Kendi gücümüze güvenmeliyiz. Bunun için Avrupa Hareketlilik gününe ihtiyacımız yok. 365 gün hareketli olmalıyız. Yüzde yüz yerli etkinlikler düzenleyebiliriz.

ÜRÜNLERİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ

Ürünlere sahip çıkmada, Sivrihisarlılar ön plana çıktı. Beş yıl önce, Sivrihisar Belediyesi ve Eskişehir Ticaret Odasının girişimi ile baklavadan, birçok yemeğine kadar tescil edildi. Dün Almanların, Yunanlıları geçtiğini öğrendik. Yüzyıldır, bizim olan ürünlere, Türk lezzetlerine yeni isimler vermeye başladılar. Mesela, Türk Dönerine tescil için Türkiye tescil için başvuru da bulundu. Kabul edilmedi. Osmanlıdan günümüze kadar, yediğimiz övündüğümüz dönerin tescil hakkı Almanya’ya geçti.

ÇİFTELERLİ TÜRK AVRUPALI YAPTI

Avrupa Birliği mahkemesinden Almanlar karar çıkardı. Dönerin farklı bir çeşidi, Alman lezzeti olarak ‘Söner’ olarak tescillendi. Ülkemiz konu ile yetkilileri, dönerin Osmanlı’dan bu yana Türkiye’nin kültürel mirası olduğunu vurgulayarak, Avrupa Birliğine tescil başvurusunda bulundu. Başvuru ret edildi. Döner, hem de Eskişehirli Çifteler ilçemiz sakinlerinden biri 12 Eylül askeri darbesinden sonra Almanya’ya yerleşmek zorunda kaldı. Almanya’da döner üretimine başladı. Daha sonra, Avrupa’ya döner satmaya başladı. Avrupa’nın her yeri hemşerimiz sayesinde döner ile tanıştı. Sonra, dönerimiz Avrupalıların tadına uygun olması için çeşitli soslar ile zenginleşti. Almanların girişimi ile şimdi de dönerimiz bir anda ‘söner’ ismi ile Almanların lezzeti olarak kabul edildi. Herkes biliyor ki, döner bizim dönerdir. Ama baklava, dolma, cacık da tarih içinde Yunanlıların olduğu iddia edilmişti.

MUTFAĞIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ

Nasıl Eskişehir Çibörek ve Kırım Tatarların yemekleri ile bütünleşmişse, ülkemizin Hatay ve Gaziantep gibi şehirlerinde olağanüstü bir yemek kültürü vardır. Bu yemeklerimiz ve kültürümüz önce ülke içinde daha sonra da, Türkler tarafından göçler ile Avrupa’ya taşınmıştır. Döner ile ilgili bir İstanbul televizyon kanalında da dün gece haber yapıldı. Haberde vatandaşlar, “Tescil bizim elimizden alınsa da döner Türkiye’nindir” diyerek bu kültürel mirasa sonuna kadar sahip çıkacaklarını söyledi.

UÇAK ÜRETİMİNDE VAZGEÇMİŞTİK

Kurtuluş savaşından hemen sonra Atatürklü dönemde ülkemiz uçak bile üretmişti. Bu uçaklar Finlandiya ve çeşitli ülkelere satılmıştı. Sonra, 1950’den sonra her konuda yerli üretimden vazgeçildi. Demek ki, her dönemde ülkemizin Ankara’dan yönetilmesine ve ülkede üretilen bir ürünü ne olursa olsun, yurt dışından almamalıyız. Yerli malı haftalarının büyük önemi vardı. Bazılarımız olayı anlayamamıştı. Biz bizim olan her şeye sahip çıkmalıyız. Ve korumalıyız. Onları taklit edecek, onların izinden yürüyecek bir durumumuzda yok.