Ne ara bu kadar gergin bir toplum olduk diyeceğim de, diyemiyorum… Herkesin kendi hakkını kendisinin almaya çalışması ister istemez toplumsal kaosun fitilini ateşler…
Dün sabah gazeteye gelirken Eğitim Bir Sen’den, “Sarar İmam Hatip lisesi Okul Müdürü Hasan Kaymakçı ve okul çalışanlarına yönelik yapılan çirkin saldırı protesto etmek,Eğitimciye şiddete dur demek için” basın açıklamasına davet mesajı geldi. Önceki gün Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitingi sırasında yaşanan taşlama olayı, geçtiğimiz günlerde seçim bürolarına ve parti binalarına yapılan saldırılar ve özellikle hiç gündemden düşmeyen sağlık çalışanlarına yönelik şiddet haberleri gerçekten beni ürkütüyor. Sizi ürkütmüyor mu? “eğitimciye darp, sağlıkçıya şiddet, siyasetçiye taş” hiç kabul edilebilir şeyler değil.
“Hişşşttt, hişşştt sakin ol, sinirlerine hakim ol” diyeceğim de bu kadar gergin bir ortamda insanların sinirlerine hakim olması öylesine zor ki… Dün yazdım, kürsülerden lağım fışkırırken, siyasetin dili bu kadar sertleşmişken sıradan vatandaştan sakin olmasını istemek fazla iyimserlik olur… Ancak unutmamak gerekir ki küçük bir kıvılcım Allah korusun hiçte istemediğimiz sonuçlar doğurabilir… “Keskin sirke küpüne zarar” diye boşuna söylememişler… Seçim kazanmak için her yol asla mübah değildir. Lütfen bu toplumu bu kadar germeyin. Alacağınız birkaç fazla sandalye hiçbir vatandaşımızın burnunun kanamasına değmez.
Ne siyasetçilere atılan taş, ne eğitimcilere, ne de sağlıkçılara yönelik şiddet asla kabul edilemez… Son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntılar, siyasetçilerin seçim yaklaştıkça sertleşen dili gerilimi daha da artırıyor. Bu işin sonunda hayır yok. Böyle devam ederse yardın birbirinizin yüzüne nasıl bakacaksınız. Baktığınızda yok ya… Yahu her söze başladığınızda 86 milyon vatandaşın birliğinden beraberliğin, kardeşliğinden söz ediyorsunuz da bu kadar gerilimin bu milleti nasıl kardeş yapacağız? Sonuçta hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız… İktidarın yaşananlar karşısında sessizliği, muhalefetin yaşananları köpürtmesi de haksızlıktır.
***
Bu ayıp hepimizin!
Eskişehirspor yarım asrı aşan büyük bir tarihe sahip olmasına rağmen son yıllarda sahipsizliğin dibine vurdu. Zor günlerinde vefalı taraftarından başka kimsesi olmayan Eskişehirspor’un bugün yaşatılabilmesi için elinden gelen yöneticilerine büyük saygı duyuyorum. Seçimden seçime ziyaret edilecek yer olarak görülen ama sahip çıkmaya gelince yanından geçilmeyen “bir öcü” gibi görülen Eskişehirspor resmen küme düşmedi ama kurtuluşu mucizelere kaldı. Anadolu futbol ihtilalinin öncüsü, sessiz yığınların sesi olmuş, Türkiye’yi, Anadolu’yu Avrupalar da bile başarıyla temsil etmiş başkaldırının rol modeli Eskişehirspor’u asıl şimdi ziyaret edin, asıl şimdi son iki maçına gidin, asıl şimdi “ne yapabiliriz?” sorusunu sorun…
Yazık oldu Anadolu çınarına. Eğer küme düşme kaldırılamazsa ve bu takım BAL liginde mücadele etmek zorunda kalırsa bunun sorumlusu asla bugün bir caba içerisinde olan tribünden yönetime gelen başkan ve yöneticiler değildir. Bu ayıp toptan Eskişehir’in ayıbıdır, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyen seçilmiş ve atanmışların hep birlikte üstüne kalmıştır.