Bir bürokratın basın toplantısı düzenlemesi son yıllarda pek alışık olmadığımız bir şey. Bu algıyı kırdığı için öncelikle İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre’yi tebrik etmek gerek. Zira uzun dönemdir bir kamu kurumlarından bilgi talep ettiğinizde bile yazılı izin vesaire derken sürecin uzayıp gittiğini biliyorum. Aldığınız bilgileri bile kuruma dayandırmadan kullanılmasının talep edildiğini de. Halbuki geçmişte medya ile kamu kurumları arasında doğrudan iletişim sağlamak o kadar zor değildi. Emniyeti, adliyesi, eğitimi, aklınıza ne gelirse kurumlar ile iletişim kurmak çok da zor değildi. Her neyse… Konumuzda bu değil zaten.

İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre hanımefendinin basının karşısına geçip bilgi aktarımında ve değerlendirmelerde bulunması gerçekten beni mutlu etti. Sayın Töre açıklamasında bir sürü rakam vermiş. Rakamlara baktığımızda tablonun olumsuz bir tarafı yok. Tabloda dikkat çeken rakamlar var. Örneğin okul öncesi eğitimde 5 yaşındakilerin eğitime katılma yüzdesi çok yüksek. Bu gerçekten başarıdır. Taşımalı eğitim rakamları maliyeti ne olursa olsun eğitime erişim anlamında takdir edilebilecek adımlar. Bunlar aslında kaynaklarımızın gücünü göstermesi bakımından son derece değerli. Bir de eğitim denildiğinde aklımıza sadece okullar gelse de, eğitim toplumun her kademesini ilgilendiren ve hayat boyu öğrenmenin de hayat bulduğu bir alan dolayısıyla Milli Eğitim müdürlüğünün okulların dışında pek çok faaliyet alanı var. Oralardaki çalışmalara diyebileceğimiz bir şey yok.

Biz yine dönelim klasik eğitim meselesine. Sayın Töre’nin açıkladığı rakamlardan dikkatimi çeken bir bölüm var. Eskişehir’de okul öncesi eğitimden başlayarak lise son sınıflara kadar “İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı 482 resmi, 115 özel toplam 597 okulda 12.763 öğretmenimiz ve 164.963 öğrenci” eğitim görüyor. Rakamlar çok önemli elbette. Dikkatimizi çeken şey okul sayısı. 482 devlet okuluna karşılık 115 özel okul… Eğitim ve öğretimin nerede ise yüzde 25’ine denk geliyor. Gerçekten büyük bir rakam. Bu özel okullar ne ara bu kadar çoğaldı. Ya da bu kadar çoğalmasının sebebi talep patlaması olabilir mi?

Eskişehir çok uzun yıllar eğitim ve öğretim kalitesi bakımından asla tartışılmayan, büyük kentlerle bile başarı bakımından boy ölçüşebilen bir kent idi. Bugün “eğitim kalitesi ne alemde?” merak etmemek mümkün değil. Son üç yıldır önce pandemi sebebiyle ülke genelinde uzaktan eğitim adı altında yürütülen çalışmalar sebebiyle eğitimin yeterli düzeyde olduğunu kimse iddia edemez. Bu yılda işler tam yoluna girmeye başladı derken yaşanan 6 Şubat depremlerinin sebep olduğu travmanın azizliğine uğradık. Tüm bu olumsuzlukların özel okullara talebi arttırdığını söylemek mümkün. Ailelerin en önemli sorunu eğitim ve öğretim çağındaki çocuklarının iyi bir eğitim alması. Pek çok ailenin dişinden tırnağından arttırarak çocuklarının özel okullarda iyi bir eğitim alması için gayret içerisinde. Bu yorum kesinlikle“devlet okullarının eğitim kalitesi düşük” şeklinde anlaşılmamalı.

Dikkat çekmek istediğimiz mesele velilerin endişesi. Özel okulların fiyatları kadar eğitim kalitesi konusunda da söylenecek çok şey olduğunu ifade edebilirim. Her özel okul aynı standartlarda bir eğitim öğretim seviyesine sahip midir bilgi sahibi değilim. Bildiğim tek şey bu alanda özel öğretim kurumlarının rekabet ortamı içerisinde bir tık önde olma ihtimalidir. O sebeple diyorum ki, eğitimde elbette fiziksel imkanlar önemli ama asıl önemli olan eğitim kalitesi. Bu eleştiri ve soruların bir cevabı olmalı. Eğitim bir bütün olarak ele alınmadığı sürece sadece rakamlar ile izah edilebilecek bir şey değil. O sebeple Eskişehir’de eğitimin daha yukarılara taşınması adına yapılması gereken çok iş alınması gereken çok yol var.