Şehrimiz Eskişehir… Öğrenci şehri, sanayi şehri, kültür şehri ve aynı zamanda sağlık şehri olarak anılıyor. Bu yazımda beni ilgilendiren sağlık şehri olması. Devlet hastaneleri, özel hastaneleri, poliklinikleri ve de üniversite hastanesi sayesinde hastaların doktorlarına kolaylıkla ulaşabildiği nadir şehirlerden birisidir Eskişehir.

Yaklaşık 30 yıldır bu şehirde yaşayan birisi olarak ilk defa sağlık hizmeti almak üzere ESOGÜ Tıp Fakültesi’ne yolum düştü. Annem mücadelesi zor olan bir hastalığa yakalandı. Eskişehir’de Yunusemre Devlet Hastanesi’nde, özverili bir hekim kadrosu gözetiminde hizmet aldı. Yine Eskişehir, Uşak, Ankara ve İsparta’da özel ve kamu sağlık kuruluşlarında takip ve muayeneleri yapıldı. Muayene olduğu bazı yerlerde bize ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi veya Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürmemiz önerildi. Böylelikle yaklaşık 30 yıllık bir Eskişehirli olarak ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’yle mecburen tanışmış olduk.

Annemi Nöroloji Ana Bilim Dalı’nda çalışan Özlem hocamız ve ekibinin himayesine verdik. Durumu oldukça ağır olan anneme tıbbın gerektirdiği tüm tetkik ve tedaviler özverili olarak yapıldı. Yapılıyor. Bu vesileyle Tıp Fakültesi Hastanesi’ni de basın mensubu gözüyle görme fırsatım oldu. Özellikle ağır ve çözümü zor hastaların şehrimizden ve çevre illerden, hatta uzak büyük şehirlerden ESOGÜ’ye sevk edilmesine şahit oldum. Fakülte ve hastanede görev yapan birçok akademisyen hocanın sadece şehrimizde ve de ülkemizde değil, yurt dışında da davetli konuşmacı veya denetleyici olarak davet edildiklerini öğrendiğimde ve bir de bazılarının bilime önem veren ülkelerden ödüller aldığını duyduğumda sevindim. Yıllardır basının içinde birisi olarak bunların basında yer almamasına da doğrusu şaşırdım.

Hastanelerin acil servislerinde yaşanan olumsuzlukları medyadan takip ediyoruz. Bu olumsuzluklara şehrimiz hastanelerinde de rastlayabiliyoruz. Elbette hiç kimse hastanelerde olumsuzluk yaşansın istemez. Fakat olabiliyor. Maalesef de böyle olumsuz bir olay Tıp Fakültesi Hastanesinde yaşanmışsa bizler önemli bir habermiş gibi tekrar tekrar verebiliyoruz.

Her konuda olduğu gibi bu konularda da yapılacak haberlerin, çok yönlü değerlendirilerek çözüm odaklı yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Bugün annemin yoğun bakımdaki yaşam mücadelesine buradaki doktor ve ekibi özverili bir çalışma ile destek vermeye çalışıyor. Kim bilir yarın da sizler veya yakınlarınız için gönülden aynı desteği verecekler. Ve benimle aynı düşünceyi paylaşacaksınız. Çok şükür ki yoğun bakımda, annemin başında motivasyonu yüksek, yapılan olumsuz haberlerden etkilenmeyen bir sağlık ekibi var. Görüyorum ki; bu ekip aynı performansla tamamen dolu olan yoğun bakımdaki tüm hastalara kaliteli bir hizmet sunmaya çalışıyor.

ESOGÜ ve hastaneye herhangi bir sendikanın hiç etkisinin olmadığını söylemek doğru olmaz. Basında bahse konu olan yetkili sendika sadece ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yetkili değil ki. Şehrin diğer hastanelerinde de yetkili. Nasıl ki diğer kurumlarda yetkili olmuş sendikalar yönetimde olabildiğince söz sahibi olmak istiyorlarsa buralarda da bu çabalarının olması doğal değil midir? Bence burada önemli olan yapılan yönetici atamalarının liyakata dayalı olması değil mi?

Geldim. Gördüm. Konuştum. ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nin başında kendi branşında ülke çapında oldukça donanımlı bir hoca ve başarılı bir başhekim var. Prof.Dr.Haluk Hüseyin Gürsoy ve ekibi hastane için olduğu kadar aslında bizler içinde önemli bir şans. Böyle bir ekip var. Hastaneye de gerekli destekler verilirse hizmet kalitesiyle şehrimize sağlık turizmi açısından önemli faydalar sağlayacağından hiç şüphem yok. Haliyle şehrimizin birçok değeri gibi ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi ‘de yaptığı olumlu işler ile önem verilen ve yıpratılmaması gereken bir değer olduğunu düşünüyorum. Ve diyorum ki; şehrimiz açısından ESOGÜ Tıp Fakültesi ve Hastanesi bir şans.