Ekonominin durumu malum. Ekonomiyi yönetenler içinde bulunduğumuz durumdan ülkeyi kurtarabilmek için canla başla çalışıyorlar. Önümüzdeki 3 yıllık OVP bizzat en yetkili ağız tarafından açıklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından açıklanan Orta Vadeli Programdan uzmanların söylediğine göre çıka çıka yine vatandaşa fatura çıkmış.
Hani “Cambaza bak!” diye bir şey vardı eskiden tıpkı onun gibi. Siyasetin gündeminin çok yoğun ve karmaşık olduğu günlerde ekonomi yönetimi tarafından açıklanan Orta Vadeli Program kamuoyuna duyuruldu. Orta Vadeli Programda yeni vergi düzenlemeleri ve özellikle esnafı da yakından ilgilendiren yeni formüller açıklanmış. Bu arada hep açıklanan kişi başı Gayri Safi Milli Gelir rakamları da güncellenmiş. Daha önce Gayri Safi Milli Gelir 2023 hedefi olarak 25 Bin dolar ilan edilmişti. Ama bu hedef 2025 yılında bile tutmuş değil. Yeni OVP ‘de rakam güncellenmiş ve önümüzdeki 3 yıllık süreçte kişi başına düşen milli gelir 17 Bin dolara yükselecekmiş.
İyi rakam 17 Bin dolar… Ama kime göre ve neye göre. Bugün baskılanan ve TL karşısında değer kazanmasına izin verilmeyen doların bugün TL bazında karşılığı 42 TL. 17 Bin dolar da yıllık 714 bin, aylık 59 Bin 500 TL’ye denk geliyor. Muazzam bir rakam.. Bugünkü şartlarda muazzam bir rakam öyle değil mi? Umut edelim ki Allah versin! Bugün ülkede en düşük emekli maaşı bu rakamın üçte birinden daha düşük. 16 Bin 881 Türk lirası bir gelirle geçinmeye çalışan garibanlar için eğer adil bir gelir ve sosyal adalet sağlanabilmiş olsa bu ülkenin emeklisi de orta gelir grubu da nefes alır…
En büyük sıkıntı nedir biliyor musunuz? Sosyal adalet kavramının uygulamada karşılığının olmamasıdır. Bu düzen mevcut haliyle yoksuldan alıp, zengine veriyor. Zenginler kulübü bir eli yağda bir eli balda yaşarken ne yazık ki emekliler başta olmak üzere, asgari ücretliler, kamu çalışanları bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ediliyor.
Bu arada o 17 Bin Dolarlık kişi başına düşen Milli Gelirin çok yüksek bir rakam olmadığını da belirtelim. Türk-İş’in verilerine göre 2025 yılı “Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamaların toplamı yani yoksulluk sınırının 81.733,73 TL” olduğunu da gözlerden kaçırmayalım.
Açlık sınırı ile ilgili hiç yorum yapmayalım daha iyi. OVP açıklamasında önümüzdeki 3 yıllık süreçte eğer hedef 17 Bin dolar ise 3 yıllık sonra bile bugünkü yoksulluk sınırının altında bir milli gelire sahip olabileceğiz demektir. Bazıları şöyle düşünebilir: “Yahu bu yoksulluk sınırı dediğiniz şey biraz abartılı hesaplanıyor olmasın?” Hiç öyle bir şey değil. Bu hesaplamayı yapanların ellerindeki kriterler kafalarına göre oluşturdukları rakamlar değil. Bu işin Uluslar arası standartları var. Elbette bir ekonomi uzmanı değilim. Ama öyle bir hale geldik ki araştırıyor, not alıyor, okuyor ve takip ediyoruz. Nerede ise elimizde kağıt kalem her gün hesap yapar hale geldiysek ve yarınlara dair bir umudumuzda kalmamışsa ne diyelim. Örneğin Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen toplu taşıma zamları ile ilgili bir bilgilendirme toplantısı yapmış. Başkan Birsen “Girdilerin artmasıyla bu zamlar kaçınılmaz oldu. Benzin, mazot ve diğer giderlerdeki artışlar neticesinde ulaşım sektörüne yapılacak zamların normal olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz. Çünkü herkes evine ekmek götürebilmek için çalışıyor” buyurmuş.
Yani her şart altında yukarıdan aşağı herkesin eli garibanın cebinde.. Dertleri de vatandaşı ağırlıklarından(!) yani fazlalıklarından kurtarmak daha ne olsun?