Türkiye’nin bir deprem gerçeği var. Ayrıca Eskişehir’inde bir deprem gerçeği olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Bence var. Eskişehir’in aralarında olduğu bir dizi kenti uzun süredir Prof. Dr. Naci Görür uyarıyor. Naci Görür kim biliyorsunuz değil mi? Yer bilim ve deprem uzmanı. Yer bilim uzmanı deyince yerden bitme bir adam değil. Bu ülkede yarım asırdır bilimsel çalışmalar gerçekleştiren ve elde ettiği bulguları kamuoyu ile paylaşan duyarlı bir insan. Bu ülkenin yetiştirdiği alanında uzman kişiliklerden birisi. Ama onu 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra kamuoyu yakından tanıma fırsatı buldu. Tıpkı Uzun yıllar Kandilli Rasathanesi müdürlüğü yapan rahmetli Ahmet Mete Işıkara’ yı 17 Ağustos 1999 yılında tanıdığımız gibi. Halbuki merhum Işıkara çok uzun yıllar ülkemizin en önemli kurumlarından biri olan Kandilli Rasathanesi’nin başında hizmet vermiş bir isimdi. Işıkara 17 Ağustos depremlerinden sonra “Deprem dede” olarak anıldı.

Naci Hoca zaman zaman göz yaşları ile, zaman zaman öfkeli bir dille insanları uyardığı gibi, onu bazen önlem alınması konusunda yalvarırken de görebiliyoruz. Prof. Dr. Naci Görür hoca son yaptığı açıklamada 18 ili tek tek sayarak uyarılarda bulundu. Görür, "Fay hattı üzerinde yaşayan bu illerin kaderi, üzülerek söylüyorum kaderi Maraş, Hatay gibidir" diye konuştu. Görür’ün tek tek sıraladığı iller şunlar: Eskişehir, Denizli, Muğla, Erzincan, Kayseri, Tokat, Kahramanmaraş, Hatay, Kocaeli, Osmaniye, Bingöl, Konya, Erzurum, Aydın, Balıkesir, Burdur, Manisa, Hakkari...

Prof. Dr. Gerekçesini açıklarken de, "Direkt fayın üzerinde yaşıyor bu iller. Bunların altındaki faylar oldukça güçlü. Ve her kentte 7 ve üzerinde deprem oluşturmaya kapasiteleri var" ifadelerini kullandı. Sözlerine ekleme yapan Görür, 18 ili kastederek, "Orada deprem olursa zarar ve kayıp anormal derecede fazla olur" dedi. Diyorum ya Naci Hoca duysal bir adam diye. İşte o duygusal anlarından birine deprem gecesi yaşadığı olayı anlatırken tanıklık ediyoruz. Görür, duygulandıran anısını şu sözlerle anlattı: “Adana'da biz sizin uyarılarınız üzerine gittik komşularla konuştuk. Bir apartmandaki sıkıntılı durumu oradakilere izah ettik. O apartmandakiler bunu kabul etmemiş. Beni dinleyen kişi 'bizim halimiz vaktimiz yerindeydi, biz oradan ayrıldık' diyor. Şimdi size hayır diyenlerin hiçbiri yaşamıyor diyor. Erkenek'te bir grup bana video göndermiş. "Hocam size saygılar sunarız. Siz çok uyardınız. Biz dinlemedik. Şimdi Erkenek yok" diyor. Hoca anlatmaya devam ediyor, “ Depremin olduğu gün saat 6'ya doğru benim telefonum çaldı. Ben telefonumu genelde açık bırakırım. Çünkü uygunsuz saatte çaldıysa ya çocuklar ya da deprem olmuştur. Gazeteciler beni aramaz o saatte. Ben kalktım o saatte baktım beni Whatsapp'tan biri görüntülü arıyor. Bir hanım gördüm. Önce tam anlamadım. Loş bir ışıkta saç baş karışık. Tam görünmüyor da bir baktım yanında da bir kız çocuğu var, kızı... "Hocam bizi kurtar" diyor. Yani düşünün o sabah ben mübalağasız 4-5 saat ağladım.”

Bunların üzerine söylenecek bir söz var mı? Eskişehir için gerçekten çok önemli uyarılar var. Elbette Eskişehir’in dışında 17 il daha tehdit altında. Ancak öncelikle şimdilik biz Eskişehir’de yaşadığımız için kendimizle ilgili kısmı almalıyız. Eskişehir için uyarılar işe yarar mı? Eskişehir uyanır mı? Uyanmalı mıyız? Düşünün 17 Ağustos tarihinde meydana gelen depremden sonra Eskişehir’de yıkılan TRAHAN Apartmanı’nda ölen 33 kişiyi düşünün. Eskişehir’de yapı stokunun durumunu düşünün, yine Eskişehir’de Allah Allah diye ayakta zor duran binaları düşünün. Bazı caddelerde otobüs geçerken bile titreyen çok katlı yapıların akıbetini bir hesap edin.

Tekrar ediyorum. Bugün geç, yarın bugünden de geç. Naci Görür uyarıyor. Peki uyanan olur mu? Temennimiz uyananların pek çok olması…