AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu geçtiğimiz günlerde Atatürk stadyumunun adının Fethi Heper olarak değiştirileceğini açıkladı.
Kamuoyunda haklı bir tepki oluştu.
CHP’li belediye başkanları başta olmak üzere siyasi parti temsilcileri, sendikalar, dernekler yapılan açıklamalarla tepkilerini ve endişelerini dile getirdi.
Bir soru sordu:
“Geçmiş yıllarda CHP’li yerel yönetim, Hasan Polatkan Bulvarı’nın adını değiştirerek Atatürk Bulvarı yaptı. Peki, Hasan Polatkan kim? Eskişehir’in yetiştirdiği en kıymetli devlet adamıdır. Maliye Bakanlığı görevini yürütürken, 27 Mayıs darbesinde rahmetli Başbakanımız Adnan Menderes ile birlikte idam edilen, şehit edilen bir hemşehrimiz. Şimdi ben çıkıp CHP’li yerel yöneticileri bu isim değişikliği üzerinden darbecilikle, demokrasi düşmanlığıyla, hatta katillikle mi suçlayayım? Sonuçta onların mantığına göre “önceki isme bakılır, yerine gelenin kim olduğuna değil.” Böyle bir yaklaşım ne kadar akıl dışı, ne kadar sorumsuzca ve saygısızca olur değil mi?”
Hatipoğlu’nun özrü kabahatinden büyük…
Bu yanıtı böyle değerlendiriyorum.
Evet, Hasan Polatkan’ın adı Atatürk yapıldı.
Anlaşılmayan nokta şu, Atatürk ismi hiçbir liderle kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
Atatürk bir önderdir.
İsterseniz kentin bütün sokaklarının, caddelerinin, kültür merkezlerinin adı Atatürk ile değiştirilsin.
Bu onurdur!
Bundan kimse rahatsızlık duymaz.
Duymamalı.
Ama değerlendirmeleri çok yanlış ve talihsiz.
Hasan Polatkan ile Atatürk arasında yapılan kıyasa hiçbir anlam veremedim.
Ve çok yanlış buldum.
Atatürk kıyaslanamaz bir lider.
Öte yandan açıklamasını şöyle tamamlamış Hatipoğlu:
“Yarın bir gün iktidar yüzü görürseniz – ki bu zihniyetle o da mümkün görünmüyor – Fethi Ağabey’in ismini silip yerine “Kazım Kurt” yazarsınız.”
Bu ifade meseleyi tamamen kişiselleştiren bir bakış açısı.
Bu yaklaşım uzlaşmacı değil kutuplaştırıcıdır.
Sadece siyasi bir sataşmadır.

Kuantum Özge der ki:
“Sevmek iyileştirir.”