Son dönemde inanılmaz bir linç kültürü gelişti. Kendisi gibi düşünmeyeni, herhangi bir konuda itirazı olanı linç etmek artık sıradanlaştı. Öyle kolay gelişti ki bu kültür… Hele hele yüz yüze konuşma imkanınız yoksa, sosyal medya üzerinden ne “hainliğiniz”, ne “ihanetiniz” kalır. Ne çoluk çocuğunuz, ne sülaleniz kalır sövülmedik. Eski defterleriniz itina ile kontrol(!) edilir, geçmişiniz de ihanet aranır, geçmişinize rahatlıkla sövülebilir..

Gerekçe, ya zamları eleştirmişinizdir, ya kıymanın fiyatını veya bir mukayesede bulunmuşsunuzdur. Bir gurup acımasız gladyatör sizin hangi mahalleden olmadığınıza bakmadan karşı mahalleye fırlatıverir. Şu sosyal medyada bu kadar üfürükler savuranlar ile yüz yüze geldiğinizde ise kesinlikle “beyefendi kimlikle” karşılaşırsınız. Şöyle kıyıdan kıyıdan sıvışırlar…

Yahu bilmeniz gereken çok basit bir şey var. Siz hangi toplumun içinde yaşıyorsunuz? Mesela kıymayı siz bedavaya mı alıyorsunuz? Sizin market alışverişlerinizi başkaları mı yapıyor? Siz emekli değilseniz, asgari ücretle çalışmıyorsanız ne iş yapıyorsunuz?

Dün sabah Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı dinliyorum. “16 Bin 881 lira emekli maaşı alan 4.6 milyon civarında vatandaşımız var. Herkes vergi diliminden şikayet ediyor ama biz de vergi dilimine giriyoruz!” diyor. Sahi siz bakan Işıkhan’ın anlattığı kategorilerden hangisine giriyorsunuz?

Adam diyor ki, “2002 yılında en düşük emekli maaşıyla 44 kg kıyma alınıyordu bugün 24 kilogram kıyma alınabiliyor. 2002 yılında kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 3 Bin 600 dolar civarındaydı, şimdi resmi rakamlarla ile 17 Bin dolar civarında.” Şimdi demek istiyor ki emeklinin 20 kilogram kıyması kimin cebine gitti. Garibanın eline 17 bin dolar bir para geçmiyor, aradaki farkı kimlerin istifadesine sunuyorsunuz?

Hayda… Sen misin bunları söyleyen, “sen kimden yanasın?” Ne alaka be kardeşim. Bu sorunun çıplak gerçekler ile ne alakası var. Sosyal adalet kavramının yok olduğuna dikkat çekmek, bir mukayese yapmak ne zamandan beri suç oldu? Bunun herhangi bir parti ile ne alakası var? Ülkenin gerçeğini söylemek için illa karşı mahalleden mi olmak gerekiyor? Senin tuzun kuru ki hemen başlıyorsun, “Sen kimden yanasın?”

Sayın Bakan Işıkhan diyor ki “16 Bin lira civarında emekli maaşı alan 4 milyon 600 bin civarında emeklimiz var!” Sanki az bir rakam gibi konuşuluyor… 4 milyonun üzerinde bir kesimden bahsediliyor. Zaten 16 Bin 881 TL’nin hemen üzerinde alanlar bu sayıya dahil değil. 20 Bin lira sanki bu ülkede insanların ihtiyaçlarına yetermiş gibi…

Sahi “Sen hangi mahalledensin?” diye serzenişte bulunan dostlarımıza soralım, “Kıymanın kilosu kaça para? Siz evinize aldığınız ekmeğin fiyatının 15 TL olduğunu biliyor musunuz? Siz hiç askıda simit, askıda ekmek alan birisiyle oturup konuştunuz mu?” Allah aşkına siz “Uzayda mı yaşıyorsunuz?”

Ülkenin acı gerçekleri ile yüzleşmekten, fakir fukaranın sızlanmasını dinlemekten niye kaçıyorsunuz? Size bir çağrım var. Gelin bu ülkenin kardeşliğine darbe vurmaktan, insanlarını ötekileştirmekten vaz geçip empati yapmaya gayret edin.