25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü aslında Amerikancı yönetimle mücadele sırasında katledilen üç kadını anmak için ilan edildi. Bugünden baktığımızda, 25 Kasım’ın içini boşaltarak, şiddete karşı kadın mücadelesini mora ve turuncuya boyamaya kalkıyorlar. Bugün kadına yönelik şiddet sadece ülkemizde değil, tüm dünyada var.
Mücadele edilmesi ve yok edilmesi hepimizin birinci görevi olmalıdır. Ülkemizde kadına karşı şiddet her boyutuyla; fabrikada, tarlada, masa başında, okulda, hastanede çalışan, sokakta yürüyen, evinde çocuk büyüten kadının karşısına çıkabiliyor. Türk kültüründe kadına saygı esastır, kadın güçlüdür ve onurludur, diğer toplumlara göre erkeklerle eşittir. Peki, kadına şiddet uygulamayı kimden öğrendik.

SORUN BÜYÜK
Kadını arka plana atmayı ve itip kakmayı feodalizm, meta olarak görmeyi kapitalizm, insanlığı öldürmeyi emperyalizm bize öğretti. Sorun büyük ve köklüdür. Ekonomi, eğitim, kültür, hukuk, medya gibi pek çok alanı kapsamaktadır. Medya ve internetin rolü Herkes kadına şiddeti ortadan kaldırmayı kendi penceresinden görür ve hedeflerse mesele de çözülür. Şiddette medya ve internetin rolü vardır. Bir medya sektörü çalışanı olarak çuvaldızı önce kendimize batırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı medya kuruluşlarının kadına yönelik şiddet için zemin yaratıldığını düşünüyorum. Şiddet yaratma yerine medya, kadına yönelik şiddetle mücadelede öncelikli ve incelikli bir görev üstlenmelidir. Ortak, koruyucu ve düzeltici bir mekanizma geliştirilmelidir.”

SADECE YASA ÇÖZÜM DEĞİL
Kadını şiddetten korumak sadece yasalarla mümkün değildir. Şiddete uğrayan ya da cinayete kurban giden kadının hakları medya eliyle de kollanmalı, yapılan haberler toplumsal ahlak değerleri çerçevesinde, çözüm odaklı olmalıdır. Dakikalarca tekrar ediliyor Televizyon kanallarında kadına yönelik şiddet haberlerini dakikalarca tekrar etmek, şiddeti olağan hale getirir. Her tekrar, şiddet olayını sıradanlaştırır. Mağduru ve aileyi rencide eder, travmalarını derinleştirir. Bir saatlik haber kuşaklarının 15 dakikası kadına şiddet haberlerine ayrılıyor. Şiddet gördüğü için haberi yapılan kadın, çocukları ya da ailesi medya eliyle ikinci bir mağduriyet yaşamamalıdır. Yayıncılar ve kitle iletişim araçlarının yöneticileri buna dikkat etmelidir. Gazeteler ve televizyon ekranlar mahkeme salonuna dönmemelidir.

BİRDE 3. SAYFA VAR
Haberin sunuş biçimi Şiddet haberlerinde gizli şiddet propagandasından kaçınılmalıdır. “Kendisini aldatan karısını vurdu” derken, adamı aklama ve gerekçeyi duyurmak söz konusu olmamalıdır. Şiddete maruz kalan kadın için “koruma ve uzaklaştırma istemişti” dediğimiz anda, 'güvencesi yoktur' yargısını da beraberinde getiriyoruz. Şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan kadınlar çaresizliğe itilmemeli, korkutulmamalı aksine onlara yol gösterilmelidir. Türk kültürüne tahribat Gününü evde geçiren kadınlara hitap eden gündüz kuşağı programlarında kadınlar, aile ve toplum için tehdit haline geldi. Temizlik, yemek, dekorasyon, moda, alışveriş, magazin içeriğiyle kurgulanan bu programlarda kadınlar geleneksel rollerine hapsediliyor. Aile ilişkileri ve Türk kültürü tahribata uğratılıyor. Tüketim kışkırtılıyor. Türk kadını bu değildir. Kadınları uyuşmaya ve çürümeye terk eden bu programlara denetim gelmeli, eğitici yanı bulunmayan, olumsuz mesaj içeren programlar yayından derhal kaldırılmalıdır.

KADINLAR GÜÇLÜDÜR
Üçüncü sayfa haberlerine dikkat Yazılı basında, 3. sayfa haberi diye bir kavram oluşturuldu. Hikâyesi İngiliz basınından gelen bulvar gazetelerine dayanıyor. Bu çizgide, kadına şiddet, cinayet, erkek kıskançlığı ve sonuçları gibi temalar işleniyor, artık sıradan hale getiriliyor ve birbirine güven yok ediliyor. Her türlü ahlak kuralı ayaklar altına alınıyor, edepsizlik körükleniyor. Üçüncü sayfa haberciliği tarihe karışmalıdır. Dijital platformlarda uyuşturucu, pornografi, eşcinsellik, şiddet, çocuk istismarı konuları sıradanlaştırıldı. Uyuşturucu isteyen şarkılar çalınıyor, küçük çocuklar arasında eşcinsel ilişki, erken yaşta cinsel ilişki allanıp pullanarak piyasaya sunuluyor. İzlenilirliği giderek artan bu platformlar mutlaka denetlenmelidir. Kadını ikinci gösteren diziler Televizyon dizilerinde, aile içi ve arkadaşlar arası ahlaksız ilişkilere dayanan senaryolar artık ortadan kaldırılmalıdır. Kadını yükselten, aileyi ve toplumu birleştirici, ortak değerleri yücelten, eğitici temalar işlenmeli. Neredeyse her gün aile içi şiddeti konuştuğumuz bir ortamda; aile içi dayanışmanın, sevgi ve saygının, eşitliğin, çağdaş rol dağılımının önemini vurgulayan yayınlar yapılmalı, kadına şiddet doğallaştırılmamalı, kadınlar daha güçlü yansıtılmalıdır.