Eskişehir adına yıllardır süregelen bir sorun var.
Zaten “sorunlar kenti” olmaya alıştık.
Her gelişme umut vadediyor ama sonunda kursağımızda kalıyor.
Tam “çözüm yakın” derken bir aksilik çıkıyor.
Geçtiğimiz günlerde yine benzer bir tabloyla karşılaştık.
Kente termal anlamda büyük bir hareket getirecek olan Kızılinler Projesi, ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna’nın gayretleriyle önemli engelleri aşarak sona yaklaşmıştı.
Ancak temel atma törenine aylar kala bu kez başka bir engel çıktı karşımıza.
İddialara göre, AK Parti’ye yakın, güçlü bir iş insanı tarafından projeye yönelik baskılar nedeniyle süreç askıya alındı.
Üzüldük.
Bir kez daha “Kent yine kaybetti!” diye düşündük.
O iş insanının kim olduğu herkesin dilindeydi.
Ancak açık açık telaffuz edilmedi.
Sebep mi?
İhale ona kalır korkusu…
Son noktayı ise AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak koydu.
Açıklaması dikkat çekiciydi:
“Firuzhan Kanatlı baş tacıdır. Onu da ikna ederek Kızılinler Termal Projesi'nde yol yürümemiz gerekir.”
Sonra ne mi oldu?
Her şey rafa kaldırıldı sanılırken, Albayrak’ın açıklamasında geçen “ikna ederek yol yürümek” ifadesi bir kapı araladı.
Nitekim ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna, dün yaptığı açıklamayla müjdeyi verdi:
“Bir süredir şehir gündemini meşgul eden ERİAD termal tesis projemiz konusunda yaşadığımız kaygılar, endişeler, iptal ya da yer değişikliği ile ilgili belirsizlikler an itibariyle sona ermiş bulunmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kızılinler bölgesinde hayata geçireceğimiz proje ile ilgili resmi izin yazısı kurumlarımıza ulaşmıştır.”
Demek ki mesele “üslup ve uzlaşmaymış”
Projenin ilk etapta engellenmesi gerginliğe yol açmıştı.
Sürecin “Senin yüzünden olmadı” şeklinde suçlamalarla devam etmesini bekliyorduk.
Ancak beklenen o sert tepkiler pek de yaşanmadı.
Sorunlara çatışmayla değil, uzlaşıyla yaklaşıldığında çözüm kendiliğinden geliyor.
Tıpkı Kurtuluş Pazaryeri meselesinde olduğu gibi…
Ama bitmedi!
Benim kafama takılan bir şey var…
Belki paranoyakça gelecek ama asıl tehlike hâlâ pusuda olabilir.
O güçlü iş insanı geri çekildi evet ama ya asıl güç daha sahneye çıkmadıysa?
Şimdi diyeceksiniz ki:
“Abartma, neyin kafası bu?”
Ama bakın…
Su, önümüzdeki yıllarda dünyanın en stratejik kaynağı haline gelecek.
Sadece içme değil, enerji, turizm, tarım…
Her şey suya bağlı.
Su savaşlarından bile söz ediliyor!
Eğer bu projede bir “nadir su elementi” varsa…
Trump bunu kaçırır mı?
Düşünsenize…
Bir gün Rüştü Şentuna’nın telefonu çalıyor:
“Hi! Hello Ruştı! I won’t stand in the way of the Kızılinler thermal project, but I will take it over, Ruştı.”
Rüştü Bey’in eli, ayağı titriyor.
Yanıt veremiyor.
Kapanıyor telefon ansızın…
Görüşme yalnızca 3 saniye…
Basını topluyor ertesi günü…
“Arkadaşlar tam olacak demiştik, bu kez de Trump meselesi çıktı, çok üzgünüm.”
Ve o an da anlıyoruz:
Biz yanlış yerde aramışız engeli.
Ama hiç merak etmeyin Rüştü Bey!
Her zaman yanınızdayız!
Vermeyiz!
Yedirmeyiz!
O zaman biz de Trump’ı ararız!
Ben ararım merak etmeyin, cesur yüreğim, bir şekilde ikna ederim.
Ay doğru telefonu yok bizde ama olsun!
Ben de atıp tutuyorum işte!
Olsun Ruştı Bey!
Ay pardon, Rüştü Bey, hayal aleminde fazla gezinince böyle etkileniyorum.
Kusura bakmayın.
Yine de…
Velev ki gerçek oldu!
Aklınızda kalmasın.
Bir şekilde duyururuz sesimizi ve şöyle bağırırız:
“Leave us and our country alone, Trump! We won’t give in! Go play in your own neighborhood!”
***********************************************************************************
Kuantum Özge der ki:
“Evren sonsuz bir sırdır”