Ocak ayının hemen ardından maaş artışları ile ilgili geri sayım başladı.

Emeklilere yüzde 25’ i bile bulmayan bir zam yapıldı. Ancak zammın kök maaşa yapılmasıyla yine milyonlarca emekli defalarca zam almasına rağmen değişmeyen maaşıyla kamuoyunun gündeminde kaldı. Asgari ücretin çok altında maaş alan milyonlarca emekli doğal olarak gelişmelere tepki gösterdi.

Sonuçta; en düşük emekli maaşı 10 bin TL’ den 12 Bin 500 TL’ye yükseltildi. Keşke bu 2 Bin 500 TL’lik artış seyyanen bütün emeklilere uygulansaydı... Şöyle ki; daha çok çalışıp daha fazla prim ödeyen emekliler ile çok az çalışıp asgari emeklilik prim şartını yerine getirerek emekli olanların arasında ki maaş makası neredeyse kapanmış oldu. Bu durum da çok daha fazla prim ödeyerek emekli olanları haliyle memnun etmedi.

Öte yandan yılbaşında 17 Bin 2 TL’ye yükseltilen asgari ücrette herhangi bir düzenleme yapılmadı. Ülkemizde asgari ücret; çalışanların çok büyük bir bölümü için neredeyse ortalama bir ücret haline geldi. İğneden ipliğe her şeye zam gelirken, daha yeni elektriğe yüzde 38 zam gelmişken asgari ücretliye markette, pazarda, çarşıda farklı bir fiyat tarifesi mi uygulanıyor ki yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmadı. Anlaşılır gibi değil. Yıl sonuna kadar daha nelerin ne kadar zamlanacağı belli değilken, asgari ücretli değişmeyen maaşıyla yaşam mücadelesinde zaten zorlanıyordu, daha da zorlanacak.

Bu konuda çok şükür bazı işverenler daha insaflı düşünüyorlar. Zira; pek çok işveren asgari ücret ile çalışan personellerinin durumunu düzeltmek için ek zam yapmaya başladılar bile. Türk-İş tarafından hazırlanan ve her ay periyodik olarak belirlenen yoksulluk ve açlık sınırı açıklamalarına göre bile açlık sınırının altında kalan asgari ücreti hükümetin pas geçmesi kabul edilebilir bir şey değil.

İnsaflı işverenler zam yapma eğiliminde. Yapmayanlar için çalışanların durumu nasıl olacak?

Geçtiğimiz dönemde memura seyyanen zam yapıldı. Bu zam tutarı en düşük emekli maaşından yüksek oldu. Ve üstelik bu zam memurun emeklisine yansıtılmadı. Memur emeklisine yansıtılmadığı gibi işçi emeklisine beklenti haline gelen seyyanen zam da verilmedi.

Bence, maaş dengesizliği buradan başladı. Memura yasaların müsaade ettiği yaşa gelene kadar emekli olma, çalış deniliyor. Emeklisine de adeta keşke erkenden emekli olmasaydın deniliyor. Memur emekli olduğunda yaşayacağı maaş düşüklüğü nedeniyle emekliliğini uzatıyor. Emekli olmuyor. Emeklilik gecikince yerine memur da alınamıyor. Haliyle istihdam da yapılamıyor. Bir de tasarruf tedbirleri var. Haydi bakalım çık işin içinden çıkabilirsen.

Uygulanan bu ücret politikaları ile ücretleri kısarak zaten zar zor hayatlarını sürdüren vatandaşların tüketimini daha da azaltmayı hedefleyerek enflasyonla mücadele edilmesi gibi bir düşünce şahsen bana mantıklı gelmiyor. Sonuç olarak; maalesef memura, işçiye, emekliye TUİK ‘in açıkladığı enflasyon oranında zam yapıldı. Gelen tepkiler sonucunda en düşük emekli maaşına seyyanen zam yapıldı. Ancak ne yazıktır ki; yapılan zamlar “Asgari ücretliyi pas, emekliyi de teğet geçti!”

TEŞEKKÜR

Annemiz Nazmiye GÖKCE’nin rahatsızlığı sebebiyle ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi sürecinde yakın ilgilerini eksik etmeyen başta Başhekim Prof.Dr. Haluk Hüseyin GÜRSOY’a, Doç.Dr. Özlem AYKAÇ’a, Öğretim Üyesi Dr.Zehra Uysal KOCABAŞ’a , Araştırma Görevlisi Dr. Yulia HENERALİUK ve Nöroloji asistanlarına, Hemşire Kadriye DOĞU’ya, Nöro Yoğun Bakım 3 Hemşire ekibine, Hemşire Sibel SAĞCAN ve Nöroloji Servis Hemşirelerine, Ayrıca bütün servis çalışanlarına GÖKCE AİLESİ adına teşekkür ediyorum.

İyi ki varsınız…