Dün kardeşim ile görüştüm. Kardeşim Uşak’ta yaşıyor. Bilindiği gibi Uşak’da her gün su kesintisi yapılıyor. Yaz aylarında yaşanan bu su kesintisi psikolojilerini bozmuş. Her gün saat 15 de su verilmeye başlanıyormuş. Randımanlı olarak suyun tam geliş saati 17. Saat 21 de de kesiliyormuş. Yani günlük birkaç saat su veriliyor. Şebeke suyu ile iş yapan esnaflar ne yapıyorlar diye sordum. Abi hiç sorma. “Susuz hayat çok kötü. Banyosu, çamaşırı, bulaşığı hepsi insanlarda ekstra stres yapıyor. İnsanlar artık su akan yerlere tayin olmayı düşünmeye başladılar. “ dedi. Tabi ki sıkıntıyı çeken bilir. Barajlar gün geçtikçe kuruyorken, maalesef pek çok şehrimiz susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya.

Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda; “Sakaryabaşı kuruyor, Sakaryabaşı can çekişiyor, Sakaryabaşı acil çözüm bekliyor…”demiştim. Güzelim mesire yeri çoraklaşmış, kurumuş, üzerinde gezilen yunus bisikletler karaya vurmuştu. Benim gibi pek çok kişinin hatıra fotoğraflarını süsleyen Sakaryabaşı alarm veriyor.

Uzun süredir yazıp dikkat çekmeye çalıştığımız kuraklık felaketi ile karşı karşıyayız. Benzer bir durum Porsuk Barajı için de geçerli. Geçtiğimiz haftaki yazımdan sonra okuyucularımdan yine Eskişehir’in gözde mesire yerlerinden olan Musaözü Göleti’nin de kuruduğunu gösteren fotoğraflar geldi. Bir başka okuyucum da Sakarya Nehri’ni dereden akan çaya benzetti. Hemen herkes çok iyi bilir ki yaşamın iki temel kaynağı su ve havadır. Suyun olmadığı yerde ot bitmez, çoraklaşır ve çölleşir.

Ne yazık ki son dönemde ülkemizde yanan ormanlar, hızla tüketilen su kaynakları üç tarafı denizler ile çevrili cennet vatanımızda önemli bir tehlikeye işaret ediyor. Yağış rejiminin bozulduğu, iklim krizinin yaşandığı ülkemizde bir de su kaynaklarımızın kontrolsüzce kullanılması su problemini de beraberinde getiriyor. Bugünlerde başımızı hangi su kaynağına çevirsek gördüğümüz manzara yüreğimizi dağlıyor. Bir damla suya bile ihtiyaç duyacağımız günlerin habercisi bu görüntüler ile ilgili vatandaşın yapabileceği tek şey tasarruf etmek, su israfına engel olmak.

Şehri yönetenlerin ve şehrin aktörlerinin de görevi su kaynaklarının muhafazası ve zenginleştirilmesi için çalışmak ve bu konuda da hızlı hareket etmektir. Eskişehir’in su kaynakları hızla tükenirken bugünden acil önlemler alınmalıdır. Ağaçlandırma çalışmalarını hızlandırmak, su kaynaklarının kirletilmesinin önüne geçmek ve kaynakların verimli kullanılabilmesi için harekete geçilmelidir. DSİ şehrimizdeki ruhsatlı, ruhsatsız kuyuları gözden geçirmeli ve bunlar ile ilgili acilen düzenlemeleri yapmalı.

Bir arkadaşım araç yıkama işyeri açmak istiyor. Deşarj kalite kontrol ruhsatı almak için ESKİ’ye dilekçe veriyor. ESKİ Genel Müdürü imzası ile şu anda ki durumumuz kısaca özetlenerek; “bu sebepler ile yeni açılacak olan oto ve halı yıkama işletmelerine Deşarj Kalite Kontrol Ruhsatı verilemeyecektir. “ cevabı veriliyor. Dilekçeye cevap olarak niçin verilemeyeceğini, su konusu hakkında oldukça açıklayıcı ve yerinde bir cevap yazılmış. ESKİ tedbir almaya başlamış.

Barajlar boşaldı, kurudu. Kuraklık giderek artıyor. Su kaynaklarımız artık alarm vermeye başladı. Acil önlemler almazsak bilinmelidir ki; Eskişehir için de susuzluk kapıda.