Partilerin milletvekili aday liste savaşları bitti. Listeler, Yüksek seçim Kuruluna verildi. Liste tartışmaları ise her partide devam ediyor. Hiç kimse, hangi partide olursa olsun, listeleri yapan biri veya birileri olduğunu biliyor. Eskişehir’de ise temayül yoklamasını sadece İYİ Parti yaptı. Çıkan sonuç aynen listeye yansıdı. CHP de kendisinin mutlaka listede olacağını düşünenler, listenin belirlenmesinden sonra, geçtiler klavyenin başına yazıyorlar. Niye kendileri o listede yokmuş…
Adam bu ile başka bir ilden gelerek, kamu kurumunda bölge müdürü oldu. Daha sonra belediyenin bir kurumunun da genel müdürlüğünü yaptı. Emekli olduktan sonra, memleketine gitmeyerek Eskişehir’in sağladığı imkânlardan yaralanmak istedi. Hayatında Eskişehir’in rahatlığı ile bir yığın değişiklik yaptı. Son seçimde milletvekili aday adayı oldu. Sürekli aleyhinde sözler sarf ettiği kişinin kapısını çaldı. Listeye giremeyince, konuşmaya devam ediyor. 10 yıl belediye meclis üyeliği yapmış, birkaç kişi aynı anda milletvekili aday adayı oldu. Biri hariç listeye giremedi. Giremeyenler, listeleri yaptığını inandıkları kişi hakkında suçlama yapmaya başladılar. Belediye meclisinde o kişi hakkında muhalefet ile birlikte oy kullandıklarını unuttular. 10 yıl kafadan meclis üyelikleri bu arkadaşları kesmedi. Daha fazlasını istiyorlardı. O da olmadı. Şanslarına küsecekler. Bir kısmı da eski CHP ile aynı düşündeler. Sadullah Ergin’in bile aday yapıldığı bir partide bazılarına kapılar kapandı. Benim tespitlerime göre Eskişehir’de ulusalcı düşüncede üç aday adayı vardı. Üçü de listeye giremedi. Başka şehirlerden gelip, Eskişehir’de kaymaklı lokum yiyenler, sürekli en önde olmak istiyorlar. Bu da mümkün değil.
DYP’de yılarca yöneticilik yapmış bir hemşerimiz vardı. Yıllar önce yaşamını yitirdi. Mekânı cennet olsun. Listeye tepkisi gösterenlerin, seçim sandığında oylarının yılan gibi kıvrılacağını ve hedefini bulacağını söylerdi. Tabii ki, köprülerin altından çok sular aktı. Sosyal medya gibi icatlar çıktı. Görüntüler ve fotoğraflar anında aktarılmaya başlanıldı. Bu şartlarda, karışık bir seçim var. Ata izi başka izlerde karşılaştı. Aday adayları da seçmenlerde eskisi gibi değiller.

Hâlbuki neye bakmalıydık
Mesela Eskişehir’de ciddi termal santral eylemleri oldu. Eskişehir kömür tozuna bulanmak istendi. Halk bunu kendisini engelledi. Alpu Ovasını kurtardı. Mesela, orada eylemlerde en önde üretici kadınlar vardı. CHP onlardan birini aday gösterebilirdi. Toplumun en büyük kesimi, işçiler ve çiftçilerden oluşuyor. Hepsine birden emekçiler diyoruz. Üretmeden yaşamak mümkün değildir. Geçen yıl küresel salgında üretimin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Emekçiler üretimde akıllara geliyor. Ülkeyi yönetmede görüldüklerini söyleyemeyiz. 12 Eylülden sonraki Neoliberal sistem emekçilerin mecliste olmalarını engelledi. Ortadan kaldırdı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay. Sendika toplantılarında sık sık tekrarladı. “Sorunlarımız Meclis’te çözülecek. Ama Meclis’te temsilcimiz yok. İşçiler Meclis’e girmeli” dedi. Mecliste çiftçinin, çiftçi milletvekilleri olsa nasıl olurdu? Herkes bu işin böyle gitmeyeceğini söylüyor. Seçmen bu kez bakalım nasıl karar verecek. 14 Mayıs’a çok az bir zaman kaldı.

İki İttifakta da varım

Büyükşehir Belediye Meclisinde, milletvekilliği aday adaylığı için istifa eden CHP’lilerin yerine 4 yeni üye geldi. Ancak, yeni üyenin 3’ü CHP’den, biri ise AK Parti’den oldu. Yani, CHP bir eksildi. Her şeyin bir bedeli var. Belediye Başkan vekili Aydın Ünlüce’nin zamansız vefatının, meclisteki tüm üyeleri üzdüğü görüldü. Ben de onun vefatından sonra, 21 Mart tarihinde bu köşede” Yüreğinin kefeleri güldendi “ başlıklı bir yazı yazarak kendisini anmıştık. Eşi Ayşe Ünlüce’de meclisteki sırasına konulan ve güller ile donatılan fotoğrafını sosyal medya hesaplarından yayınlayarak, üzüntüsünü bir kez daha dile getirdi. Büyükşehir Belediyesinin son meclis toplantısında AK Partililer, Mihalıççık’ın DSP’li belediye başkanı Haydar Çorum’a takılarak, kendi ittifaklarına geldiklerini söyledi. Bende konuyu başkana soralım dediğimde, Çorum politik bir cevap vererek iki ittifakta da olduğunu söyledi. Hem yerelde hem de genel de iktidar gücü tabii ki herkesin hoşuna gider. Biz mecliste bu sohbeti yaparken, Yılmaz Hoca’da bizi uzaktan izledi.