Son dönemde yaşadıklarımızı benim aklım almıyor. Aklı alan varsa bir söylesin. Bizde bilgi sahibi olalım. Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor hesabı.. Aslında öncesi de var ama henüz çözülemeyen Narin cinayeti ile başlayan geçtiğimiz sürecin gelinen noktasında gerçekten anlamlandıramadığım o kadar çok şey yaşıyoruz ki. Surlarda katledilen kızlarımız, 2 yaşında istismara uğradığı anlaşılan ama hayata tutunamayan Sıla bebeğimiz ve daha pek çok hafızalarımızı zorlayan aile katliamları ve son olarak sadece para kazanmak için yeni doğan bebekleri bebek yoğun bakım ünitelerine yönlendirerek ölümlerine sebep olan çeteler.
Geçmişte de aklımızın almadığı, kabullenemediğimiz pek çok olay duyduk ve yaşadık ama son dönemdekiler ya çok fazla görünür olduklarından ya da gerçekten faciadan öte insanlığımızı nasıl yitirdiğimizin sonuçları olduğundan bizi gerçekten çok daha fazla etkiledi diyebilirim. Sahi biz ne ara bu kadar çürüdük, biz ne ara bu kadar vicdandan, ahlaktan uzaklaşıp insanlıktan çıktık? Bizi yolumuzdan çıkartan şey nedir?
Emin olun o yaşananlardan sonra çoğu kez benim gözüme uyku girmiyor. Ne olacak ve nereye gidiyoruz sorularının cevaplarını bir türlü beynimde bir yere oturtamıyorum. Ne diyor yüce kitabımızda, “Hayvandan aşağı!” bunu söylesek bile kime ve neye söyleyeceğiz? Hayvanların bile kendi aralarında kuralları varken insan suretinde canavarlaşmış nerde ve ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmayanlar ile ilgili daha ne söylenebilir ki?
Nokta nöbeti tutan polise arkadan bıçakla saldıranı mı ararsınız, ailesini tehdit ettiği için şikayet edilen ve güvenlik güçlerine elinde bıçakla saldıranı mı, yoksa daha 17 yaşında iken suç makinesine dönmüş bir suçtan dolayı karakolun bir kapısından girip diğer kapısından çıkarken gencecik kadın polisimizi şehit edeni mi? Neyi ararsanız var. Asıl soru şu: Gerçekten ne ara bu kadar çürüdük? Veya niye bu kadar çürüdük? Bu toplumsal çürümüşlük ve kokuşmuşluğun sebebi nedir? Bütün bunları anlattığınızda, konuştuğunuzda deniliyor ki, “algı operasyonu” çekiliyor. Yok kardeşim öyle bir şey…
Yenidoğan bebekler ile ilgili yargıya intikal etmiş insan olanın vicdanını sadece sızlatmayan kanatan olayın neresi algı olabilir? Gencecik bir kadın polis memurunu kendi silahı ile karakolun önünde şehit eden caninin varlığının neresi algıdır? Daha önce yazdım, “8 yaşındaki Narin neye tanıklık etmiştir de katledilmiş ve bu katlin sonucunda tutuklananlar, tutuklanmayanlar neyin sessizliğine bürünmüşlerdir?” Bunun neresinde bir algı vardır?
Elbette bütün bunların peş peşe yaşanması ve gün yüzüne çıkmış olması insanı tedirgin ediyor. Ancak ülkede hala bir adalet kavramının varlığına inananlardım. Suçlular her kimse ve her neyse asla cezasız kalmayacaklardır. Onların alacakları cezalar bile kamu vicdanını rahatlatmayacaktır.
Bizim asıl meselemiz bu toplumsal travmaya dönüşmüş ve artık sıradanlaşmaya da başlamış olaylar silsilesinin önüne nasıl geçeceğimizdir. Bunun için gerçek anlamda dayanışmaya, birlik ruhu içerisinde hareket etmeye ihtiyacımız vardır. Bu ülkenin çocuklarının yarınlara dair umutlarını büyütmek için, yarınlara dair endişelerini yok etmek için hepimize görev düşüyor. Cezasızlık algısının yıkılması, adaletin gerçekten yerini bulması en büyük temennimdir. Ne diyor Hz. Ömer, “Fırat kenarında bir Kurt kapsa koyunu, İlahi Ömer’den sorar onu!”
Sorumluluk sahipleri kendilerine bu konular ile ilgili yöneltilen eleştirilere cevap vermek için kendilerini zorlamak yerine gereğinin yapılması için öncelikli adımların atılmasını sağlamalıdırlar.