Geçtiğimiz günlerde birden bire aklıma geldi. Bir hesap yaptım… Kafa kâğıdına göre Cumhuriyetin kuruluşundan 35 yıl sonra dünyaya gözlerini açmış birisiyim. Bugün genç diyebileceğimiz bir insan ömrü kadar bir süre sonra dünyaya merhaba demiş birisi olarak bir Cumhuriyet çocuğu olmanın haklı bir kıvancına sahibim. Dünyaya gözlerimi açtıktan sonra bugüne kadar Cumhuriyetle yaşamış birisi olarak ömrümüze neler sığdırdık diye düşündüm. İlk-orta-lise ve üniversitelerinde okumuşum Cumhuriyetin… Eksiklerine, fazlalıklarına rağmen Cumhuriyetin bütün nimetlerinden faydalanmış birisi olarak geriye dönüp baktığımda aslında Türkiye Cumhuriyetinin ne kadar büyük, ne kadar güçlü ve ne kadar büyük bir iradenin esir olduğunu daha iyi anlıyorum. İnsanlık tarihi boyunca en eski devlet geleneğine sahip bir milletin ferdi olmaktan ben şahsen onur duydum ve duymaya devam ediyorum. Büyük Türk Milleti Birinci Cihan Harbi’nin ardından Mondros Mütarekesi ve ardından Sevr dayatması ile tarih sahnesinden silinmek istendi. Buna rağmen 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla açtığı bayrak istiklal ve istikbal kavgası Amasya Tamimi, ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri ve 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile taçlandı. Milletin Kurtuluş Mücadelesi Amasya tamiminde belirtilen ve dünyaya ilan edilen bir tek cümle ile dünyaya ilan edilecekti.
20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve Hamidiye Kahramanı olarak tanınan eski Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf Bey, 3.Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, İzmit Eski Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıt’ları Müfettişi Mersinli Cemal Paşa, Edirne’de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’inde telgraf vasıtası ile katıldıkları görüşmeler 21 Haziran günü başladı. 22 Haziran sabahına kadar devam eden görüşmelerden çok önemli kararlar ortaya çıktı. Bugün, bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin yüksek sesle duyurulduğu bir gün oldu.“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” İşte bu cümle, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başıydı.
Cumhuriyet’in köklerinin Çanakkale Zaferi gibi şanlı ve güçlü bir tarihe dayandığını vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, “Her milletin tarihinde Çanakkale Zaferi gibi abideler görülmez. Bizde vardır ve bu bütün Doğu’da tektir. Çanakkale Zaferi, çok kolay organize olan, direnebilen, tahammül edebilen ve belirli bir hedef etrafında ısrar eden bir ordu, kumanda heyeti ve toplum olduğumuzu gösterir. Cumhuriyet’i kuran da işte bu mayadır. Tarih kesintisiz ilerleyen bir süreçtir. Osmanlı’nın Cumhuriyet’e dönüşümü de aynı şekilde olmuştur. O, Türklerin İmparatorluğuydu, bu da Türklerin Cumhuriyetidir” sözleri ile Cumhuriyeti, Türk Milleti’nin azim ve kararını özetliyor.
Cumhuriyeti kuran iradeye başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere onun kahraman silah arkadaşlarına borcumuz büyük. Bugün 102’nci kurumuş yıldönümü kutladığımız Cumhuriyetimizin bize kazandırdıklarına ve Anadolu’ya karşı bitmez bir kin ve hırsla emperyalizmin her türlü vasıta ile saldırdığını görüyoruz. Bugün devletimize ve milletimize karşı kurulan tuzaklara karşı daha dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Cumhuriyet, hürriyettir, bağımsızlıktır, gelişmedir gerçek muasır medeniyettir, eğitim hakkıdır, herkese fırsat eşitliği sağlanması gereğinin adıdır. Bunları gerçekleştirdiğimiz ölçüde Türkiye ve Türk dünyası yükselecek, insanlarımız mutlu olacak, adil bir sistem içinde yaşamış olacağız. Cumhuriyetin çocuklarının Cumhuriyete borçları hiç bitmeyecek…
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…