Eskişehir’de yakın gelecekte toplu ulaşım araçlarına zam yapılacak. Bunu kafamızdan uydurmuyoruz. Bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin açıklamalarından öğreniyoruz. Okulların açılması ile birlikte öğrenciler için hayata geçirilen ve aylık 250 TL olan “Bas geç abonman” uygulaması 350 TL’ye, tramvay ve otobüs bilet ücretleri tam bilet 35 TL’ye öğrenci bileti de 15 TL’ye yükselecekmiş… Ve işin ilginç tarafı her yeni dönem öncesi okulların açıldığı Eylül ve kapandığı Haziran aylarında olduğu gibi yeni bir zam uygulaması yapılacakmış.
Bu tablo da gösteriyor ki dar ve sabit gelirli kesimlerin cebinden sadece ulaşım için yine yüklü miktarda bir bedel çıkacak. Ekmek fiyatlarının 12.5 TL’den 15’TL’ye yükseldiği, Temmuz ayında yapılan doğalgaz zammıyla bu aylarda yeni bir ısınma gideri faturası ile karşı karşıya kalacağımız dönemde artık ücretli kesimin işlerinin daha zorlaşacağını görebiliyoruz.
Anlayacağınız yüzde 16.75’lik enflasyon zammı ile zaten asgari ücretin nerede ise yarısı kadar maaş alan emekliler, yine asgari ücretle çalışmak zorunda kalan insanlar için hayat daha da çekilmez hale gelecek. Yine Eskişehir’de yapılan bir araştırmaya göre Eskişehir’de barınma konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana kira artışlarının yüzde 50’lere ulaşmış olması da işin tuzu biberi… Derler ki eskiler “Cep delik cepken delik!” Bizimkisi delik büyük, yama küçük diye tarif edilebilir. Eskişehir’de düşük ücretle yaşam mücadelesi veren on binler var. Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Mahinur Göktaş Eskişehir ziyaretinde yaptığı açıklamalarda bir hayli dikkat çekici. Anlıyoruz ki Eskişehir’in nüfusu yaşlanıyor. Yeni politikaların buna göre tasarlanması bağlamında bir takım çalışmalar yapılması da gündemde.. Emeklinin çok, çalışanın az ve bakıma muhtaç insanların sayısının arttığı bir toplumda bir de üzerine üstlük gelir dağılımındaki bozulmuşluk varsa hangi politikayı uygularsanız uygulayın işin içinden çıkmak öyle kolay bir şey değil.
doğrusunu isterseniz iktidarın “üç çocuk” çağrılarına rağmen Türkiye’de nüfus artış hızı düşüyorsa bunun anlamı çok açık, “nüfusumuz yaşlanıyor” demektir. Bu ekonomik koşullarda gençlerin evlenmesi de,” üç çocuk” taleplerinin karşılık bulması o kadar kolay değil. Bugün evlenen gençlerin sayısı ne yazık ki her geçen gün düşüyor, bunun yanında evlenen çiftler bir çocukla yetinmek zorunda kalıyorlar. Bu kadar değil elbette günümüz şartlarında evliliklerini sürdürmekte zorlanan çiftlerin boşanma oranı evlenenlere göre hızla yükseliyor. Asıl tehdit de bu değil mi?
Hele bir düşünün ki iki çocuk sahibi bir ailenin iki çocuğu da okula gidiyorsa, okul masrafları, giyim kuşam giderleri ve birde bunun üzerine ulaşım giderlerini eklediğinizde bugünkü asgari ücreti bir kenara bırakın 35-40 Bin TL’lik gelirle bile bu işlerin üstesinden gelmek çok zor. Birde eviniz kira ise alın varın geldiğimiz noktaya…
Şimdi ulaşım zamlarının hayata geçmesinden sonra bazı tüketici dernekleri hemen masa başına geçip aidiyet duydukları siyaset anlayışına şirinlik yapmak için açıklama yapacaklar. “Zamları geri alın” filan diye tepki gösterecekler. Aynı derneklerin “Doğalgaz- elektrik “ zamları yapılırken suskun kaldıklarını bunları görmezden geldiklerini de biliyoruz. Ancak yine de yerel yönetimlerin ulaşım zamları konusundaki tutumunu haklı bulmuyorum. İnsanları sosyal destekler ile buluşturma konusundaki söylemleri de hiç tasdik etmiyorum. Yahu önce muhtaç et sonra destekliyorum anlayışı gerçekten hiç şık değil. Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyelim. Bugün Eskişehir kim ne söylerse söylesin emekliler şehrine dönmeye başlamıştır. Asıl alınması gereken önlem tam da budur. Bu konuda ne mi yapılabilir? Bunu da biz söylemeyelim. Bu sorunu da sıcacık koltuklarında oturan çok bilgili(!) liyakatli(!) uzmanlarımız engin(!) görüşleri ile çözsünler.