TÜİK’in Haziran ayı enflasyon rakamını açıklamasına sayılı günler kaldı. Haziran ayı enflasyonu neden önemli artık hemen herkes biliyor. Zira SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları TÜİK’in belirlediği 6 aylık enflasyon rakamları üzerinden maaş artışı alıyorlar. Memur emeklilerinin durumu biraz daha farklı ele alınıyor. Ancak en önemli konu Temmuz ayındaki TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı olacak. Gerçekleşen enflasyon ile yaşanan hayat pahalılığı arasındaki farkı yaşayan bilir.


Emeklilerin Temmuz ayında alacakları zam oranıyla ilgili olarak emekliler seslerini yükseltmeye devam ediyorlar. Konuyla ilgili olarak TÜED yani Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz konuyla ilgili olarak sıkıntılarını dile getiren bir açıklama yapmış. Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şubesi Başkanı Muhsin Dilbaz, Meclis yaz tatiline girmeden önce emekli maaşlarına yönelik köklü bir düzenleme yapılmazsa, yaklaşık 4 milyon emeklinin Temmuz ayında sıfır zamla karşı karşıya kalacağını belirtmiş. Dilbaz açıklamasında emeklilerin temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiği vurgularken, yaşanan durumu “ekonomik kriz değil, sosyal adalet krizi” olarak tanımlamış. Dilbaz ayrıca, “En düşük emekli aylığı 14.469 TL. Ancak açıklanan açlık sınırı 22.131 TL, yoksulluk sınırı ise 72.088 TL’ye ulaşmış durumda. Emekliler, açlıkla sınanıyor. Pazara eli boş dönen, çocuğuna yük olmak istemeyen bir nesil derin yoksulluğa itilmiş halde. Sosyal güvenlik, insan onuruna yaraşır bir yaşamı temin etmeli. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün de tanımında olduğu gibi, yaşlılıkta gelir kaybını telafi edecek, destekleyici bir sistem olmalı. Bugün emekliler bırakın destek görmeyi, ayakta durmakta bile zorlanıyor. Aynı pazara giden, aynı faturayı ödeyen emekli neden daha azla yetinmek zorunda? Asgari ücret çalışanlar için temel yaşam standardıysa, emekliler için de öyle olmalıdır” ifadelerini de kullanmış.


TÜED Başkanı Muhsin Bey ayrıca diyor ki; “Bizler yıllarca alın teri döktük. Ülkenin kalkınmasında pay sahibi olduk. Ancak bugün torununa harçlık veremeyen, sağlık hizmetine ulaşamayan, temel gıdayı almakta zorlanan bir kuşak haline geldik. Bu kabul edilemez. Emekliler yılmayacak, susmayacak. Bu direniş sadece bugünün değil, yarının emeklileri içindir. Birlik olursak başarırız. Hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”
Bu sesi duyan olur mu? Şimdi duymuş gibi yapıldığının haberlerini alıyoruz. Ayrıca 1 Temmuz itibariyle tatile girmesi beklenen ve yasal düzenlemeyi yapacak olan TBMM’nin çalışma takvimi 1 Ağustos tarihine kadar uzatılmış. Aslında iktidar partisi mensuplarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sahada karşılaştıkları en büyük eleştirilerden biri olarak emeklilerin şikayetleri olduğunu aktarıyorlarmış.

Elbette tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan’ın “ol deyince olduracak” bir gücü yok. Asıl suyun başındaki Hazine ve Maliye Bakanlığının vereceği karar önemli. Oradan çıkacak en iyi karar emeklilerin maaşlarının iyileştirilmesi için pozitif bir bakış olabilir. Ancak bu gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi bilinmez. Bu konuda çok büyük bir beklenti oluşturmak son derece hayalperest bir yaklaşım olur. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı “en kötü geride kaldı” lafını kaç kez kullandı. Gerçekten “en kötü geride kaldı mı?” işte bu konuda kimse emin değil. Bazen coğrafyamızdaki gelişmeler, bazen uygulanan ekonomi politikalarının sonuçları itibariyle sıkıntılar devam edip gidiyor.
Bunların hiç birisi emeklileri ilgilendirmez denilebilir. Yine de bugüne kadar üzerine düşenin fazlasını yapan emeklilerin tek derdi bu sorunun kökten ve kalıcı bir şekilde çözümlenmesidir. Aksi takdirde her defasında “Emekliler yılmayacak, susmayacak!” çıkışlarını daha çok duyarız.