Eskişehir’de işçi eylemleri denildiğinde akla Harb-İş’in eylemleri gelirdi. Yıllarca Türk-İş ve Harb-iş çeşitli eylemler yaptı. İşçi sendikalarına bağlı işçilerin bizzat içinde bulunduğu eylemler, hak arama eylemleridir. Hayat pahalılığını protesto etme eylemleridir.
Harb-İş’in eylemleri Eskişehir’de trafiğin felç olması ve herkesin yapılan işçi eylemlerinin farkına varılması anlamına gelirdi. Türkiye’de işçi sınıfının eylemler ‘ekmek kavgası’ olarak görülmelidir.
OKKAN BİZE BİLE MÜDAHALE ETMİŞTİ
Harb-İş’in unuttuğumuz eylemlerini önceki gün uzun yıllardan sonra yapılan eylem ile hatırladık. Bir zamanlar ise Harb-İş’in eylemleri gövde gösterisine döner ve şehrin merkezinde trafiğin kilitlenmesine neden olurdu. Rahmetli Şehit Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan’ın Eskişehir’de ‘güvenlikten sorumlu’ Emniyet Müdür yardımcısı olduğu günlerde Harb-İş işçileri Odunpazarında bu günkü SGK binası önünde eylem yapacaktı. Köprübaşından 2 Eylül Caddesini takip ederek, belediye binası önüne geldiler. O dönemde ‘Bahar eylemleri’ söylemi vardı. Belediye önüne gelen işçiler bizi görünce oturma eylemi yapmaya başladı. O dönemde 2 Eylül Caddesi trafiğe açıktı.
Eylemi takip eden Emniyet Müdür yardımcısı Ali Gaffar Okkan, bize kızarak, “ Fotoğraf iyi çıksın diye işçiler oturuyor. Biraz uzaktan takip etseniz, trafikte tıkanmayacak. Sizleri de gözaltına alırım” dedi. Emniyet Müdürü Okkan ile hepimizin samiyeti iyiydi. Ama görev anında bazen çatışma da yaşanıyordu. Bu durum gazteci-polis ilişkilerinde normal bir süreçtir.
PARASI OLAN KAZANMASIN
Ekonomide işlerin iyi gitmediği görülüyor. Sanayici, esnaf, çiftçi, işçi ve de toplumun her kesiminde, kaygılar giderek büyüyor. Kimse önünü göremiyor. Geleceğine yatırım yapamıyor. Geleceğe yatırım olmaması, bir anlamda keseden yemek anlamına geliyor. Radikal önlemler her geçen gün daha önemli hale geliyor. Herkes bir öneri yapıyor. Günü kurtarma formülünden vazgeçilmelidir. Paralar ve gelirler daha çok üretime yönlendirilmelidir. Ekonomik kararlar çarçur edilmemelidir. Topluma güven verilmezse; ters sonuç da ortaya çıkabilir.
ENFLASYON ARTAR
Bugün bütün dünyada para basmanın enflasyonu artırıp arttırmayacağı tartışılıyor. Yapılan öngörüler özetle şöyle: “Şu anda durgunluk var. Kısa vadede enflasyon fazla artmaz. Bir yıl sonra ise yükselebilir. Ama onu düşünecek zaman değil.” Ekonomide eli taşın altında olanların endişeli olduğunu gözleniyor. İş dünyasında gerilim artıyor. Övgünün yerini “tepki” alıyor. Yepyeni bir döneme giriliyor. Ekonomiye yön verenlerin,” İşler iyi, her şeyi yapıyoruz” söylemi genel kabul görmüyor. Yurttaşa moral da vermiyor.
Lafla peynir gemisi yürümüyor. Şunu yaptık, bunu yaptık sözlerini duyunca, insanların canı sıkılıyor. Orta sınıfın güçlenmesi gerekiyor. Gelirm dağılımındaki makasın kapatılması gerekiyor. Sabit gelirliler maaşlarının her gün biraz daha eridiğini düşünürken, çiftçi traktöre binmekten korktuğunu söylüyor. Çiftçi, tarlada çalışırken gözlerinin mazot tankı ibresinde olduğunu söylüyor. Öküze dönme fırsatı olsa dönülecek. Banklarda kredileri kesince alım satım işleri durdu. Az kredi veren bankalar ise vadeleri çok kısalttılar. Bu koşullarda üretim yapmakta zorlanıyor. Yani, herkes ciddi anlamda ekmek kavgasının derdine düştü.