Ülkemizde bazıları her gün yeni bir tartışma konusu, konuşulacak konu buluyorlar. Toplum olarak tartıştığımız, konuştuğumuz konular, toplumumuzun ilerlemesine veya konularımıza çözüm bulmasına imkan yok. Son günlerde ‘Butlan ‘sözcüğü ortaya atıldı. Bende lk kez duydum. Butlan, sözcüğü Türkçede ‘geçersizlik’ ve ‘hükümsüzlük’ anlamıma geliyormuş. Yani, nüfus kağıdımızı kaybettik, gazetemize ilan vereceğiz. Hükümsüz sözcüğü yerine ‘Butlan’ diyeceğiz. Kelimelere Türkçe karşılık bulmak bir anlamda dilimizin zenginliğidir. Ancak, birbirimizi düzgün anlamamız da gerekiyor.
Ülkemizin önemli sinema yönetmenlerinden Çağan Irmak, konuştuğumuz, sosyal medyadan yazıp çizdiğimiz konulara şöyle bir bakarak, “Okuduğumuz kitapları, sevdiğimiz şarkıları, gittiğimiz oyunları paylaşabilirdik oysa... Katilleri, tecavüzcüleri, hırsızları, manyakları, yargı oyunlarını paylaşıyoruz, ‘mecburen ve çaresiz’!" Ne acı? Yazık, yok olup giden muhabbet dolu günlere..”
DÜNYA MODERN ORTAÇAĞA
Yönetmen Çağan Irmak, haklıdır. Ancak, bu konuda dünya çapında düşün adamımız Server Tanilli de, hayatını yitirmeden önce, dünyanın yeni bir Ortaçağ’a girdiğini söylemişti. Rönesans’ın, reformların veya Fransız İhtilalinin yapıldığı İtalya ve Fransa’ya bakın, bizden farkları yok. Demek ki, dünya ülkelerinin insanları olarak silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor.
SANA HAYRANIZ
Doğu’daki illerde görev yapan meslektaşlarım, terörün en yoğun olduğu günlerde telefonla arayarak,” Sana hayranız. Biz ne haberler yapıyoruz. Sen ise kültür, sanat bozkırın ortasında turizm haberleri yapıyor. Eskişehir’in gündem, çok farklı olduğunu görüyoruz” diyorlardı. Eskişehir’deki tiyatro ve konser bilet kuyruklarına benzerini yaklaşık bir ay önce gittiğimiz Sofya’da gördüm. Bu görüntülere biz ve dünya alışkın değiliz. Eskişehirlinin tabii ki oldukça alışkın olduğunu artı herkes biliyor.
TURİZM OLAYI
Kimimiz tatil için Yunan adalarına giderken, Eskişehir Türkiye’nin her yerinden turist alıyor. Eskiden biz hafta sonları Bursa’ya giderdik. Şimdi, Bursa, Bilecik, Afyon, Kütahya başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok yeri hafta sonu Eskişehir’e geliyor. Dün de yazdığım gibi, ekonomik krizlerin yaşadığı bugünlerde bu turizm hareketi bizi kurtarıyor.
BURASI BOZKIR
Eskişehir’de ilk kano ve dragon kulübünü birkaç arkadaşım ile kuran kişiyim. İlk kanoları da Çin’den getiren kişiyim. Bozkır’ın ortasında su sporlarına başladık. Suyun önemi bu iklim krizinde ortaya çıktı. Porsuk da görülen kırmızı-siyah kanolar benim eserimdir. Hepsi Porsuk Çayı için özel yapımdır. Dün, Türkiye Kano Federasyonu’nun, Türkiye kupasını Eskişehir’de düzenlemesi, Eskişehir’in bozkır olmasına rağmen bu konudaki önemini gösteriyor.
DENİZ MÜZESİ
Bir Deniz Müzesi açma fikrimiz vardı. Ama henüz gerçekleşemedi. Büyükşehir Belediyesi’nin Hoca’dan sonraki yönetimi bu fikrimizi henüz anlayamadı. Bu çabamız Eskişehir’de turizmi iki katına çıkarma çabamızdır. Almanya’daki deniz müzesi de deniz olmayan bir şehirdedir. Bu fikrimize Antalyalılar bile sıcak bakmıştı. Deniz Müzesinin alt yapısının da hazır olduğunu buradan duyurayım bir kez daha. Afişlere ‘Ortak Akıl’ yazanlar bu işlerin çok dışındaki kişilerdir. Onlar yıllardır, Eskişehir’de tribünlere oynuyorlar ve de at gözlükleri ile Eskişehir’e bakıyorlar. Bizim koltuk derdimiz yok. Onun için rahatız. Ben bu köşeyi bile eskiden yazlık sinemalarda olan tahta kuru sandalyenin aynısında yazıyorum. Kim cilalı lafla konuşuyorsa, o kişiden topluma bir iş çıkmaz. Farkımızı farklı tutmaya devam edelim. Durursak gerileriz.