O da nereden çıktı diye bilirsiniz. “Eskişehir’i hangi tehlike bekliyor?” diye sorabilirsiniz. Anlatmaya gayret edeyim. Ben şahsen Eskişehir’i butik şehir olarak tarif ediyorum. Ne çok büyük ne de küçük bir şehir. Dolayısıyla Orta Anadolu’nun değil Türkiye’nin orta ölçekli şehirlerinden birisi. Nü fusu sadece 1 milyon civarında merkeze yığılmış bir şehir. Yaşam kalitesiyle, işgücü kapasitesi ile sanayileşmesiyle, eğitimiyle güzel bir şehir.

Eskişehir’in bu özellikleri son dönemde cazibe merkezi haline dönüşmüş bunu bir kez daha anlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde öğretmen bir arkadaşım aradı. Tramvayda yolculuk yapıyordu. Söylediği ilginç sözler dikkatimi çekti. “Ağabey tramvayda birlikte yolculuk yaptığım emekli bir öğretmen arkadaşla konuştum. İstanbul’dan Eskişehir’e göç etmiş. Arkadaş diyor ki, ‘Çocuğum Eskişehir’de üniversite kazanınca ailecek Eskişehir’e göç etmeye karar verdik. Emekli maaşıyla İstanbul’da yaşamak nerede ise imkansız. Hayat İstanbul’da emekliler için yaşam gerçekten mümkün değil. Çocuğumun üniversite kazanmış olması bizim bir kaçış fırsatı oldu. Sadece ben değil, benim gibi pek çok emeklinin Eskişehir’i tercih ettiğini biliyorum.’ Haberiniz olsun Eskişehir için böyle bir gelişme var” şeklinde konuştu.

Tehlike bunun neresinde diyebilirsiniz? Hatta Eskişehir gibi bir yerde yaşamaktan gurur duymalıyız diye düşünebilirsiniz. Doğrudur Eskişehir bizler için gerçekten bir nimet. Eskişehir’in dışında yaşamadan Eskişehir’in kıymetini anlamakta zorlanabiliriz. Seçim öncesinde Tepebaşı Belediye Başkanı Sayın Ahmet Ataç ile yaptığımız söyleşide kendisinin söylediği , “Eskişehir tılsımı” sözü de benim için gerçekten çok önemliydi. Eskişehir’e kim nereden gelirse gelsin kendisini çok kısa sürede Eskişehirli gibi hissediyor. Yani Eskişehir kazanına bir kere girip çıkan Eskişehir’in etkisinden çıkamıyor. Hayatının bir yerinde hep Eskişehir kalıyor. Eskişehirliyim diyen herkesin Eskişehir’de doğmadığını biliyoruz. Eskişehir’in havasını soluyan, suyunu içen, ekmeğini yiyen hemen herkes kendisini Eskişehirli olarak gördüğüne tanıklık ediyoruz. Eğer Eskişehir’de kalıp Eskişehirlileşmeyen birisi kendini sorgulamalı diye düşünüyorum. Eskişehir’de doğulmaz ama Eskişehirli olunur diye düşünüyorum.

Buraya kadar her şey normal. Anormal olan Eskişehir’in bir kere emekliler şehrine dönüşme tehlikesi, ikincisi Eskişehir’in düzensiz bir göç riskiyle karşı karşıya kalabilme ihtimalinin her geçen yükselmesi. Eskişehir’in mevcut kapasitesi yeni göç dalgasını kaldırabilecek bir yapıya sahip değil. İkincisi Eskişehir’in düzensiz göç ve tercih edilir bir kent olmasına rağmen yeterli konut sayısına sahip olmaması sebebiyle hem konut kiralarının artabilme, hem de konut eksikliği sebebiyle yeni sıkıntılar ile karşı karşıya kalabileceğimiz bir durumun söz konusu olması, acilen yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu gerçeğini hatırlatmalıyız.

Halbuki Eskişehir’in nitelikli iş gücü göçü ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bunu ben söylemiyorum. Bu konuda ESO, ETO ve EOSB başkanlarınca defalarca dile getirildiği gerçeğini inkar etmek mümkün değil. Bir taraftan yeni istihdam alanları olsun, insanların ekonomik tablosu düzelsin istiyoruz ama nitelikli işgücü üretiminde ise bir yetersizliğimizi de görmezlikten geliyoruz. Bu bağlamda özellikle EOSB Başkanlığının eksiklerin kapatılması için özel bir çalışma yapıldığını bu konuda nitelikli istihdam garantili bir meslek lisesi kurduğunu ve artık bu okulun meyvelerini vermeye başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bizden hatırlatması. Bu konu Eskişehir’in yakın geleceğinde emin olun çok fazla tartışılacak bir konudur. Tehlikeden kastımız da budur.