Mesleki anlamda yeniden sahaya indikten sonra fark ettiğim bir şey var. Eskişehir gerçekten iki farklı yakadan oluşuyor. Ruhen birbirinden kopuk yaşayan iki yarı toplumsal oluşumu fark etmek için öyle çok bilimsel bir çalışma yapmak da gerekmiyor. Sadece sahada gözlem yapın yeterli. Örneğin Batıkent ile Gündoğdu mukayese edilmeyecek kadar farklı. Erenköy, Huzur ile Uluönder arasında uçurum var. Hamamyolu ile İsmet İnönü-1 Yani Doktorlar Caddesi denilen yerdeki insan konseptleri değil işyeri konseptleri bile çok farklı. Çamlıca ile Esentepe arasındaki farkı fark etmek için alim olmaya gerek yok. Odunpazarı’nda müzeler bölgesinde ayrı, Muhtarın kahvede ayrı bir dünya var. Kanlıkavak parkının su kenarında farklı, parkın içinde farklı bir dünya yaşıyor. Her bölgenin ekonomik, sosyal, kültürel yapıları gerçekten çok farklı. Hatta bir adım daha ileriye gideyim insanların sohbet konuları bile çok farklı. Beni şaşırtan ise “ne ara bu kadar farklılaştık?” sorusunun cevabı…
İnsanların kılık kıyafetleri, yaşam tarzları, tercihleri o kadar farklı ki!.. Halbuki hepsi bizim insanımız. Akşam olduğunda iki yakanın insanlarının pek çoğu aynı ikamet adresinde buluşup aynı sofraya oturuyor, aynı ortamı paylaşıyorlar. Dikkat çekmek istediğim ise bu şehrin sadece varoşları ile merkezi arasındaki farklı tercihler ve yaşam tarzları değil, artık merkezdeki alanlarda bile farklı tercih ve yaşam tarzlarının oluşmuş olması. Dikkat ettim insanların alışveriş yaptıkları marketten, saçını kestirdiği kuaföre kadar ciddi bir sosyolojik değişimden söz ediyorum. Bu anlayış korkarım ki yakın gelecek duygusal bir kopuşu da beraberinde getirecek. Yukarıda anlatmak için çaba gösterdiğim farklılaşma geçmişte de vardı, ancak bu kadar belirgin ve yaygın değildi. Anlayacağınız geçmişte Çatak Bayırı’na çıkıp baktığımız Eskişehir’in yerinde yeller esiyor, Karapınar’daki çeşmelerden akan suyu içen insanların yerinde ellerinde pet şişe sularla gezen insanlar var.
Her mahallede, her caddede, her sokakta farklı bir dünyamız olmuş farkında olmadan. Bunun ileride sosyolojik bir sorun olarak karşımıza çıktığında ne yapacağız çok merak ediyorum. Kısacası Eskişehir’in iki yakası bir araya gelir mi? Bu değişim sebep ve sonuçları üzerinde kafa yorsak hiçte fena olmayacak.

***

Yeni misafirlerin işi bir hayli zor

Üniversite sınavı sonrasında alınan puanlara göre yerleştirme sonuçları da açıklandı. Eskişehir üç üniversitesi olan bir şehir olarak orta ölçekli insanların çocuklarının üniversite eğitimi için tercih ettikleri bir şehir olarak öne çıkıyor. Ancak Eskişehir’de de diğer şehirlerde olduğu kadar olmasa da dışarıdan gelecek yeni öğrenciler için barınma sorunu olacak. Bu konuda geçtiğimiz günlerde Afyon’dan gelen bir ailenin yaşadıklarını anlatmıştım. Aldığım duyumlar bazı öğrencilerin aileleri ile birlikte gelip üniversiteye kayıt yaptırdıktan sonra kaydı dondurup şehirlerine döndükleri yönünde. Kira sorunu Eskişehir’in değil aslında Türkiye’nin sorunu. Bu sebeple yeni hemşerilerimiz gelmeden şehirlerine dönecek gibi görünüyor. Elbette herkes için benzeri bir sorun söz konusu olmasa da artık üniversite de öğrenci okutmak hiçte kolay bir değil. Bir öğün yemeğin 50 TL olduğu, 4 Bin 500 TL’den daha az apart veya yurt bedelinin olmadığı bir şehirde bu şartlarla her ailenin baş etmesi imkansız. Bu sebeple daha önceki yıllarda olduğu gibi Eskişehir’e gelip de sonra Eskişehir’den vazgeçemeyen yeni hemşerilerimizin önemli bir bölümünün yaşadığı ve yaşayacağı hayal kırıklığını düşünemiyorum bile. Umut edelim ki söz konusu barınma ihtiyaçlarının makul seviyelerde giderilmesi için yeni düzenlemeler yapılsın.