Eskişehir’de faaliyet gösteren birçok oda var. Bu odaların da tabi ki başkanları. Geçtiğimiz hafta “Medya bir gün herkese lazım olabilir” başlığı ile yazdığım köşe yazımda odaların basınla ilişkileri üzerine bir değerlendirme yapmış ve özellikle Esnaf Odaları Birliği ve Emlakçılar Odası’nın tutumlarını eleştirmiştim.
Meğer bizim yazdıklarımız ve eleştirilerimiz hiçbir şey değilmiş. Telefonu çevirenler neler anlattılar, neler… Örneğin bazı dostlarımız; Esnaf Odaları Birliği ya da Emlakçılar Odası üzerinden; “odalar sadece sicil memurluğu yapıyorlar. Bugüne kadar üyelerinin hangi dertlerine derman olmuşlar” diyerek başlıyorlar dertlerini anlatmaya.
Bu oda meselesine nerden geldik derseniz; geçtiğimiz günlerde gazetemiz sehven Emlakçılar Odasına bırakılmış. Oradan aranıyoruz. Gazeteniz bırakılmış odaya. “Biz gazete istemiyoruz. Gazeteleri iptal ettik.” Diyoruz ki merak etmeyin fatura gelmeyecek! Bir de mesaj atmazlar mı!.. Beni tanıyanlar bilir nasıl bir cevap yazdığımı. "Eskişehir gibi bir kültür kentinde emlakçıları temsil eden bir oda tarafından, sehven bırakılan gazeteye dahi tahammül edilemiyor”demiştim. Arayan sekretermiş. Şimdi, yasayla sekreterler Genel Sekreter olarak odalarda ikinci kişi hatta bazı odalarda ise zaman zaman başkandan bile daha yetkili olabiliyorlarmış. Böyle olunca gazete ile ilgili düşüncesi aynı zamanda odanın da düşüncesi olmaktadır. Şimdi siz gazeteleri istemiyorsunuz. Bunu anlayabilirim. Ancak gerek duyduğunuzda o gazeteleri hazırlayan gazetecileri istiyorsunuz, onlara haber gönderiyorsunuz. İşte bunu anlamakta zorlanıyorum.
Başkan olmak prestijli bir iştir. Protokolde yeriniz olur. Açıklamalarınız değer kazanır. Oda başkanlıkları için insanlar biribirileriyle mücadeleye giriyor, kıyasıya yarışıyorlar. Elde edilen makam sonrasında ne kadar maaş, huzur hakkı veya imtiyazlar elde ediliyor? Üzücü telefon görüşmesi ve mesaj sonrasında oda başkanlarının gelirlerini merak ettim. Odaların hepsi yasalar ile kurulmuş olup, alınan gelirlerin hepsi de yasalar ile belirlenmiş.
Maaşlar, huzur hakları asgari ücrete endekslenmiş. Başkanlar odanın üye sayısına, oda sayısına göre asgari ücret ve asgari ücretin katları şeklinde maaş, huzur hakkı vs. alıyorlar. Eeee bizim Esnaf Odaları Birliği’nde 30 ‘un üstünde oda var. Başkan ne alıyordur acaba? Düşünsenize; her asgari ücret arttığında asgari ücretle geçinenler kadar oda başkanları da seviniyordur.
Şimdi bu yazıları kişisel hırsla yazdığımı düşünenler olabilir. Hiç alakası yok… Benim asla kişisel bir hesabım olamaz!... Derdim esnafın da, vatandaşında derdini gündeme taşıyan kamuoyu oluşturan medyaya bu şekilde ki bir davranışı kabullenememek.
Sekreterinin maaşını ödemekte zorlanan odalarımız olduğu gibi, imkanları olan, keyfi yerinde olan odalarımız da az değil. İstiyoruz ki hepsinin keyfi yerinde olsun. Rahatlıkla hizmet edebilsin. Ancak görülüyor ki; bazı odalarımızın sanırım kimseye ihtiyaçları kalmıyor. Maalesef ne üyelerine ne de medyaya. Sitesindeki basın sayfası dahil 2014 yıllarında ki gazetelerden kalan haberlerinde kalmış. Oturdukları koltuktan 5 yıl kalkmayacaklarına göre, tabiri caiz ise tuzları kuru oluyor. Tabii ki bu şartlarda “gazeteye de ihtiyaçları olmaz, gazeteciye de…