Çalışanın, çalışmayanın, emeklinin ya da emekli olmayı umut edenin ve özetle dar ve sabit gelirli kesimlerin hepsinin birden gözü aydın olsun. Neden mi? 2026 yılı bütçe yasa tasarısı meclise gelmiş. İşin uzmanlarınca didik dedik edilen bütçe yasa tasarısında emekli, asgari ücretli ve dar gelirli kesimlerin yine 2026 yılını bol bol temiz hava ile geçirecekleri kesinleşti. Valla.. İşin doğrusunu söylemek gerekirse bazen boyumuzdan büyük işlere burnumuzu sokmayı deniyoruz. Ama şunu açıkça ifade edeyim, “Ben ekonomist değilim” bunu baştan ilan edeyim. Ben ekonomistlerin yalancısıyım…


2026 yılı bütçesinde emekli, asgari ücretli ve dar gelirli kesimler için tahmin edilen rakamlar için ekonomistler “umutsuz vaka” değerlendirmesinde bulunuyorlar. Özellikle asgari ücret konusunda beklentiler “tam bir hayal kırıklığı” diye ifade ediliyor. Tartışma şu; “Yeni asgari ücret hedef enflasyona göre mi belirlenecek, yoksa TÜİK verilerine göre gerçekleşmiş enflasyona göre mi belirlenecek?” Yani bir usul tartışması yapılıyor.. Ancak geçtiğimiz yıl gerçekleşmiş enflasyon rakamları yerine bu yıl için öngörülen hedef enflasyon rakamları oranında belirlenen asgari ücret sizce bu yıl “Gerçekleşmiş enflasyon rakamına” göre belirlenir mi?


Ne diyor hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Hedef enflasyon da biraz sapma olabilir, yüzde 30 civarında bir rakamla karşılaşabiliriz!” Sahi belirlenen hedefler ne zaman tuttu? Asıl sorulması gereken soru bu… Yıl içerisinde birkaç kez revize edilen enflasyon hedefi yılsonuna vardığımızda acaba kaç puanlık bir sapma ile gerçekleşmiş olacak?
Dedim ya “Ben bir ekonomist değilim!” Bilmediğim konularda çok iddialı cümleler kurmaktan hoşlanmam.

Ancak ben bir şeyi iyi biliyorum. Sokaktaki insanlar gerçekten mutsuz. Hatta gelecekten umutsuz. Hayatın gerçeği ile insanlar pazarda markette, elektrik ve doğalgaz faturasında en önemlisi de kirada oturuyorsa ev sahibi ile karşı karşıya geldiğinde yüzleşiyorlar. Hiçbir şey kağıt üzerinde göründüğü gibi değil. Sokağa çıktığınızda, markete pazara uğradığınızda elinizdeki birkaç parça eşyanın cebinizdeki paranın hepsini alıp götürdüğünde anlıyorsunuz hayat pahalılığını… Neyse bu gerçekleri aslında herkes biliyor ve her defasında ekonominin başında bulunanlar adeta “Çoğu gitti, azı kaldı” dercesine umut pompalayarak insanlara sabır tavsiye ediyorlar.

“En zoru bitti!” sözleri kulaklarımızda çınlıyor çınlamasına da asgari ücretli, emekli ve küçük sermayeli esnaf için bir anlamı olmuyor.
Ancak güzel haber(!)yine 2026 yılı bütçesi ile ilgili ayrıntıların içerisine gizlenmiş. Yapılan değerlendirmelere göre 2027 yılı bütçesinin sosyal yardımlar bölümündeki rakamlardan söz ediliyor.
Bütçe uzmanlarının ifadesiyle ; “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinden 2026 yılında yardıma muhtaç ailelere dağıtılması için 284 milyar, 2027 yılında 644 milyar lira” ayrılmış. Yine ekonomistlerin değerlendirmelerine göre, “2027 yılında bu rakam dikkat çekici bir şekilde 2 katından fazla artıyor ve tutar 644 milyar 347 milyon liraya kadar çıkıyor.” Tam bir Nasrettin Hoca hikayesi… İşte onun için diyorum ki hep birlikte gözümüz aydın.

Bu rakamı nereden ve nasıl çıkardılar bilmem ama sosyal yardımların iki katına 2027 yılında çıkacak olması kimi memnun eder? Ya da eğer gerçekse bunun anlamı nedir? Gerçekten, “Çoğu gitmiş, azı kalmış” biraz daha dişimizi sıksak her şey düzelecek de.. Sıka sıka ne asgari ücretli de ne emekli de nede dar ve sabit gelirli kesimlerde sıkacak diş kalmadı..