Geçtiğimiz hafta “umut üzerine” iki önemli açıklamaya tanık oldu. İlk açıklama CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer’ den geldi. Eskişehir İl Kongresine katılan ve divan başkanlığı görevine de getirilen Dinçer yaptığı konuşmada milletvekili genel seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirme sırasında satır aralarında, “umudu büyüttük, ancak seçim sonuçları ile birlikte büyüyen umuda eş değer yıkımda büyük oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Haksız da değildi söylediklerinde Semra Dinçer. Gerçekten muhalefet uzun süren ittifak çalışmaları topluma verilmek istenen mesajlar konusunda, “Açıklıyoruz, açıklayacağız. Değiştik, değiştireceğiz” söylemleri ile topluma bir umut pompalamayı başardılar. Ayrıca muhalefetin etrafına kümelenen “tatlı su araştırmacılarının” kozalarından çıkmadan gün geçmesin ki yayınladıkları anket sonuçlarının muhalefet cephesinde ciddi bir rehavet oluşturduğunu gördük. Pompalanan umudun bir balondan ibaret olduğunu gördük. Böyle olunca da sonuçlar muhalefet cephesinde tam bir hayal kırıklığına yol açtı. Sayın Dinçer’in söyledikleri bir gerçeğin ifadesiydi.

Öte yandan Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan da, Saadet Partisi İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “Sivil Toplum ve Medya Buluşmaları” etkinliğinde hükümete bir yığın eleştiri yönelttikten sonra, “İktidar daha önce hedef olarak 2023 yılını gösteriyordu. 21 yıldır bu hedeflerin çok uzağında kaldılar. Şimdi hedef olarak 2071 yılını göstererek umut satmayı sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı. Çalışkan açıkçası iktidarın 21 yıllık sürecin ardından “umut pazarladığını” anlattı.

Bu konunun en önemli somut örneği ise “emekli maaşları!” Aylardır süren “emekli maaşı” polemiği bir türlü bitmedi. Dönüyorlar “farkındayız” diyorlar. Dönüyorlar, “Yılbaşında gerekeni yapacağız” diyorlar, dönüyorlar “29 Ekimde ikramiye” sinyali çakıyorlar. Sonra Çalışma Bakanı çıkıyor, “emekliyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” açıklaması yapıyor… Gözler kabine toplantısına çevriliyor, ardından yapılan açıklamalarda “emeklinin adı geçmiyor!” Hep bir öteleme, arada bir “umutlandırma” mesajları yayınlanıyor. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek çıkıyor, “Ücretlendirme politikalarını hedef enflasyona göre belirleyeceğiz” açıklaması yapıyor.

Yahu, “Emeklinin durumunu iyileştirecek misiniz, iyileştirmeyecek misiniz?” soru bu kadar basit ve net. Vereceğiniz cevap, “evet ya da hayır” olabilir. Dolayısıyla insanlar gelecekle ilgili planlarını yaparken doğru hesap yapabilsinler… İnsanlara bazen büyük bir hayal kırıklığı yaşatıyorsunuz, bazen de insanları “acaba olabilir mi?” sorularını sordurmanın bir anlamı yok.

Kamudaki çalışanlar yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sonucu, ne alacaklarını üç aşağı beş yukarı biliyorlar. Kamuda çalışan işçilerde önlerini görüp hesap yapabilme imkanlarına sahipler. Emekliler ise değil yarınlarına dair bir hesap yapmak, içinde yaşadıkları anı bile hesap edemez hale getirilmişler. İnsanlar, kiralarını, elektrik ve doğal ödemelerini, mutfak masraflarını ve diğer giyim kuşam gibi temel harcamalarını neye göre planlamalı?

Meçhule giden bir yolcu gibi yarınlarına dair hesap yapmaları imkansız hale getirilen emeklilerin gerçekten bir şeyler yapabilmeleri için kendileri ile ilgili net bir tavra ihtiyacı var. Umuda dair değil, gerçeğe dair beklentileri var… Muhalefet umudu büyüttük diyor da umudu pazarlama konusunda gerçekten iktidarın eline su bile dökemez. Büyütmek önemli değil, onu gerçeğe dönüştürmek o kadar kolay bir değil…