Medyanın gündemi CHP Büyük Kurultayı ve yerel seçimler… Ancak vatandaşın gerçek gündemi ise gerçekten geçim… Geçtiğimiz gün üç harfli marketlerden birinde kasada sıra bekliyorum. Kasiyer kızımızla bir müşteri anladığım kadarıyla tanışıklıkları var. Ayaküstü kasiyer müşteriye oğlunun okula başlayıp başlamadığını sordu. Kadın çocuğunun iyi olduğunu okula başladığını söyledikten sonra, “Okula başladı daha defterlerini yeni alabildiğimiz için bana biraz kırgın” dedi… Beynimden vurulmuşa döndüm…

Bu arada birileri fark etti mi bilmiyorum üç harfli ve süper market diye isimlendirilen alışveriş merkezlerinin ürün konseptlerinde ciddi bir değişim var. Müşteri portföyüne göre stantlardaki ürünlerde bir değişim söz konusu. Örneğin şarküteri reyonlarında, et reyonlarında ki değişimi fark edebilirsiniz… Yani vatandaşın alım gücüne göre düzenleme yaptıklarını, ürün kalitelerini ayarladıklarının farkında mısınız? Vatandaş karnını doyurmakta zorluk çekiyor. Bu arada çocuklarının okul ihtiyaçlarını karşılarken ne kadar zorlandıklarına da kulaklarımla tanık oldum.

Geçtiğimiz günlerde, “Çocuğunuzu okula gönderiyorsunuz ve bir öğle yemeği yemesi için normalde vermeniz gereken para 50 TL. Yetmez… Çocuğunuz servisle okula gidip gelmiyorsa tek otobüs veya tramvayla ulaşım sağlıyorsa onun cebine günlün en az 12 TL’de yol parası koymalısınız. Sadece yemek ve yol parası 62 TL. Arkadaşlarının yanında “bir bardak çay içsin, mahcup olmasın konsantrasyonu bozulmasın” derseniz çocuğunuzun cebine koymanız gereken para günlük 100 TL. Eğer evinizi geçindirmek için tek maaşlıysanız ve asgari ücretle çalışıyorsanız, eviniz kira ise, bir başka çocuğunuz daha varsa vay halinize… Çocuğunuzu her gün çay simide mahkum ettiğiniz düşünün. Bir bardak çay ve bir simit 12 TL, otobüsle ulaşımın da 12 TL olduğunu hesaplayın. Yine nereden baksanız aylık 750 TL gibi bir hesapla karşılaşırsınız. Çocuğunuz Üniversiteye gidiyorsa KYK yurduna yerleşmemişse hesabı tutturmanız hiç mümkün değil. Bir apartta aylık 5 Bin TL’ye kaldığını ve günlük en az 100 TL masrafı olduğunu düşünecek olursanız tek bir maaşla bu işin altından nasıl kalkarsınız?” diye yazmıştım.

O kadar çok geri dönüş aldım ki emin olun ben bile geri dönüşe şaşırdım. Arkadaşlarımızla “Söz Sizde“ çekimi için bir çay bahçesinde otururken yanıma yaklaşan bir vatandaşımız, “Ben sizi tanıyorum” dedikten sonra kendini tanıttı. Ve başladı anlatmaya… Sonuç olarak söylediği “Yahu ben asgari ücretin üzerinde emekli maaşı alıyordum, şimdi 7 Bin 500 TL’ye mahkum hale getirildim. Kimse ekrana çıkıp konuşmak istemiyor, ancak gerçekten insanlar perişan. Şurada oturan insanların çoğunun cebinde 5 TL çay parası yok” sözleri öyle içten öyle samimiydi ki iç geçirmemek elde değil.

Şimdi bunları yazınca bazı çevreler aklından kim bilir neler geçirerek arkamızdan saydırır? Ancak acı gerçekten ne yazık ki geçim sıkıntısı. Kafamızı kuma görerek bunu görmezlikten gelmek gerçeklerin üzerini örtmek sorunları ortadan kaldırmıyor.

Mevcut ekonomi yönetimi de zaten bunu biliyor. Gerçeklerin farkında. Onun için Orta Vadeli Program adı altında bir dizi önlem açıkladılar. Ancak açıklanan programın bugünden yarına sade vatandaş için bir faydası olmadığı gibi bugün için yatalak için hasta için acı ilaç olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Tüketimi kısacak, vatandaşın elini daha da daraltacak olan yeni uygulamaların emekliyi, asgari ücretliyi, hatta ücretli kesimleri daha da fakirleştirecek olduğunun farkında mısınız? Bir ara söyleşi yaptığımız dostlarımızdan birisi, “Bunlar daha iyi günlerimiz önümüzdeki 2 yıl çok zor geçecek” demişti. Ne kadar haklıymış şimdi anlıyoruz…