Dün kaleme aldığım “Hedef Büyükerşen mi?” adlı köşe yazımın ardından eski Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen aradı.

Bir pastanede oturuyordum.

Telefonum kısa çaldı.

Daha önce de görüşme imkanı bulduğum için numarasını kaydettim.

Hemen geri döndüm.

Sesindeki enerjiyi fark ettim.

Ses tonu canlı ve güzel geliyordu.

Ama sitemkardı.

Köşe yazımdan dolayı kutladı ve teşekkürlerini iletti.

Ardından sitemini paylaştı.

Son günlerde kendisine yönelik yapılan ya da yapılmak istenen algı operasyonlarından bahsetti.

“Asıl hedef ben gibi dursam da hedefin ne olduğunu herkes biliyor” dedi.

Ardından sitemini anlatmaya devam etti.

Eskişehir’in sessizliğinden dert yandı.

Eskişehir’e kattığı değerlerden bahsetti.

Yaklaşık on beş dakikalık bir görüşme oldu.

Beni heyecanlandıran bir görüşme…

Çünkü Eskişehir’in mimarı, Anadolu Üniversitesi’nin mimarı sitemkardı.

Belki de siyasi hayatının en zor günlerinde kimseden ses çıkmaması üzdü.

Aslında bir öğreti…

Güçlü döneminde etrafında pervane olanlar zor gününde yavaşça yanından çekildi.

Hoca kimliğiyle ön planda duran ve hep öğreten Yılmaz Büyükerşen bu kez kendisi bir şey öğrendi.

Susanlar suçludur nazarımda.

Konuşmaya cesaret edemeyenler, “yanındayız” dahi diyemeyenler nankörlük suçu işlemektedir.

Bir kente vefa, sadece yapılan hizmetleri alkışlamakla değil; zor günlerde arkasında durmakla da anlam kazanmaz mı?
Büyükerşen, yıllarca bu kente yön verirken hep umut oldu, yol gösterdi.
Bugün ise hocalığına yakışır şekilde, sitemini bile zarafetle dile getirdi.

Bu görüşmenin ardından düşündüm:
Sadece başarılarla değil, vedalarla da yüzleşmemiz gerekiyor.
Bu sessizlik, bize yakışmıyor.

Eskişehir, belki de hocasına olan borcunu henüz ödeyemedi.
Ama hâlâ geç değil.
Bir teşekkür, bir sahiplenme, bir hatırlatma yeter belki de…
Çünkü bu şehir, onun izlerini her kaldırım taşında, her parkta, her kültür merkezinde taşıyor.

Ve belki de son bir ders daha veriyor bize Yılmaz Hoca:
“Asıl vefa, zor günlerde belli olur.”

Kuantum Özge der ki:

“Sessizlik bazen iyi değildir.”