Söz veriyorum…
CHP hakkında yazmayacağım diyorum.
Biraz ara vereceğim, gündem değiştireceğim diyorum.
Ama ne mümkün!
Hele ki konu Eskişehir olunca, mutlaka bir gelişme yaşanıyor.
Günlerdir kentte tüzük tartışmaları gündemde.
Sivrihisar’da gerçekleşen ilçe kongresinde “tüzük ihlali” yapıldığı iddia ediliyor.
Peki neden?
CHP tüzüğüne göre; Büyükşehir sınırları içinde kalan, nüfusu 20.000’in üzerindeki yerlerde partili belediyelerde, bağlı kuruluşlarda ve iştiraklerde çalışanlar, kongrelerde aday olamaz, ilçe kongresi delegesi seçilemez ve il/ilçe başkanı ya da yönetim kurulu üyesi olamaz.
Kural çok net…
Belediye ve iştiraklerinde çalışanlar, parti organlarında görev alamaz.
Ancak Sivrihisar’ın nüfusu 20 binin üzerinde olmasına rağmen, belediye şirketlerinde çalışan bazı isimler yönetim kurullarına girdi, il delegesi oldu.
Ülkede siyasi süreçlerin ne kadar kırılgan olduğunu hepimiz biliyoruz.
İstanbul İl Kongresi’nde yaşananlar hâlâ hafızalarda.
Ekrem İmamoğlu’na kadar uzanan süreçte yaşananlar ortada.
Böyle bir atmosferde herkesin daha dikkatli olması gerekmez mi?
Tüzük ihlaline dikkat çeken biri çıksa, meseleyi yargıya taşısa…
Hemen "hain" ilan edilme riskiyle karşı karşıya kalmaz mı?
Peki ya tüzüğü yok sayanlar?
Onların hiç mi sorumluluğu yok?
Günlerdir CHP İl Başkanı Talat Yalaz eleştiriliyor.
Ama asıl sorumlular hakkında tek kelime edilmiyor.
Çünkü kongre sürecini yöneten isim Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt değil miydi?
Onun bilgisi dışında bu gelişmeler yaşanabilir mi?
Her konuda titiz davranan bir örgüt üyeleri bu kadar açık bir ihlali neden görmezden geldi?
Üstelik Kazım Kurt da hukukçu.
CHP'nin içinde birçok hukukçu var.
Tüzük ortada…
Belediye başkanlarının kongre sürecine müdahil olması gerektiği, bizzat kendi ifadeleriyle dile getirildi.
Peki, en kritik aşamada neden sessiz kalındı?
Yoksa bu meselede sorumluluk sadece Talat Yalaz’ın omzuna mı bırakılmak istendi?
İyiyken birlikte iyi ama işler kötüye gidince tüm yük bir kişinin sırtına mı?
Valla iyiymiş…
Akıllıca…
Fakat…
Tüzük ihlalinin sorumluluğu bence ortaktır.
Yalaz’a fazla yükleniliyor.
Oysa süreci yöneten herkesin sorumluluğu var.
Ayşe Ünlüce de hukukçu bir başkan.
Hataları fark edip sürece müdahale edeceğine inanmak istiyorum.
Öyle de olmalı…
Yoksa üzüleceğimiz gelişmeler yaşanabilir.
Hâlâ umudum var.
Çünkü siz, milletin iradesine sahip çıkmak için ta Brüksel’e kadar gitmiş insanlarsınız.
Ama bu hataları düzeltmezseniz, bırakın Brüksel’i Antarktika’ya gitseniz nafile…
Kuantum Özge der ki:
“Bir dilek tut. Bekle.”