Yılmaz Hoca’nın Kazım Kurt ile ilgili söylediği sözler, ilgi çekti. Hâlbuki zaman zaman CHP içinde gelişen olayların perde arkasını bu köşede yazıyorum. Aslında bunları uzun bir yazı dizisi yapmak gerekiyor. Çünkü Eskişehir’deki meslektaşlar, perde arkasını bilmedikleri için gelişi güzel yazdıkları yazılarda karşılığını bulmuyor. Olayları, tarihe bırakmak için olduğu gibi yaşandığı gibi, yorum yapmadan yazmak gerekiyor. Olayın kahramanları Yılmaz Hoca veya Kazım Kurt, tarihte yaşadıklarını kendi pencerelerinden aktarırlar. Gazeteci ise olayları yaşandığı gibi tarihe aktarmaktır. Olayın kahramanları da bu tarafsız gözle yazılanları yadırgamamalıdır.
DSP’DEN SIZAN KURT
DSP’nin parti olarak kuruluş aşamasında, Kazım Kurt ilk önce DSP’nin merkez ilçe başkanlarını üstlenmek istedi. Rahşan Ecevit kabul etmeyince, CHP açıldığında CHP’ye girerek, merkez ilçe başkanı oldu. Parti için hesaplaşmalar nedeniyle daha sonra AK Parti’den Kültür Bakanı olan Ertuğrul Günay ile Kazım Kurt ve geniş bir partili grubu CHP’den ayrıldı. CHP’yi de mahkemeye verdiler. Hatta o dönem de Kazım Kurt, Ertuğrul Günay’ın avukatı oldu.
İLK ÇAĞRIYA OLUMSUZ CEVAP
CHP ile bağı kalmayan Kazım Kurt’a bir seçim öncesi DSP’ye katılması için çağrıda bulunan Yılmaz Hoca’ya Kazım Kurt,” Erman’ı Odunpazarı belediye başkan adayı yaparsanız, arkadaşlarım ile katılırım” dedi. O gün Kazım Kurt ve arkadaşları ile öğle yemeği yedik. Kurt, Hoca’dan Erman’ı aday göstermesini beklediğini söyledi. Yılmaz Hoca’da aday göstermeyince, Odunpazarı belediyesi AK Partili oldu. Burhan Sakallı’nın birinci dönemi başladı. Aradan beş yıl geçtikten sonra, Kazım Kurt bu kez Erman Gölet’siz DSP’ye geçerek, arkadaşları ile birlikte belediye meclis üyesi oldu.
SIRADA MİLLETVEKİLLİĞİ
O dönem ben ADD’de ikinci başkandım. Başkanımız Azmi Kerman, CHP’den milletvekili adayı olmak istiyordu. Ancak, Yılmaz Hoca, her seçimde bir manevra yaparak Kerman’ın listede olması engelleniyordu. Bende ADD’lere yakın olan ve o dönemde genel sekreter, parti sözcüsü olan Prof. Dr. Süheyl Batum’un Eskişehir birinci sıradan aday olması için, kulis yapılmasını istedim. Batum liste başı olursa, Azmi Kerman’ın Eskişehir listesine girme şansı artacaktı. Dediğimiz oldu. Süheyl Batum liste başı oldu. Ancak, Yılmaz Hoca Kazım Kurt’u ikinci sıra olarak düşünmüştü. O dönemde Gaye Usluer de adaydı. Bir gün Gaye Usluer arayarak,” Can işi karıştırmayın. İş ne size ne bana yarayacak. Liste kayacak” dedi. Rahmetli o dönemin genel sekreteri Mustafa Mansız da, Yılmaz Hoca’nın Kazım Kurt’u mutlaka ikinci sıraya oturtacağını, çabalarımızın boşuna olduğu söyledi. Liste savaşlarında Kerman ilk kez listeye girdi. Dördüncü sıradan.
NE YAPAYIM AZMİ?
O dönemde Azmi Kerman, bir gün Yılmaz Hoca’ya isyan ederek, niye listelere karıştığını sordu. Hoca’da Kerman’a “Ne yapayım Azmi. Kazım milletvekilliğini çok istiyor” dedi.
BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Yılmaz Hoca yerel seçim geldiğinde, parti içinde çıkan kavgayı bastırmak için, Kurt’u bir kez daha ortaya çıkardı. Yılmaz Hoca, genel başkan Kılıçdaroğlu’nu arayarak,” Kazım Kurt’u Odunpazarı belediye başkanı yapmak istiyorum. Milletvekilliğinden istifa etsin” dedi.
BEDEL DEĞİL
Kılıçdaroğlu, Yılmaz Hoca’nın ısrarı karşısında Kazım Kurt’u makamına çağırarak,” İstifa et” dedi. Kurt, partinin Eskişehir örgütünden korkarak,” Büyük tepki çekerim” dedi. Kılıçdaroğlu da Kurt’a bu kez “O zaman Eskişehir’e dönerek, bir büyükşehir belediye başkan adayı bulacaksın” şeklinde cevap verdi. Kurt, baktı ki tepki göreceğine rağmen, Merkez Yürütme Kurulu kararlarına rağmen, milletvekilliğinden istifa etti. Burada bir bedel ödeme durumu yok. Kaç dönemdir, belediye başkanlığına devam ediyor. Son yerel seçimde de, CHP ve particilikle, sosyal demokrasi dünya görüşü ile hiçbir ilgisi olmayan Ayşe Ünlüce de bir günde CHP’ye üye yapılarak seçmenin önüne çıkarıldı. Seçmen ne yapsın? Eskişehir seçmeni iki parti arasında kaldı. Sonra tüm bu işlere demokrasi deniliyor. Hak, Hukuk, Özgürlük isteniyor. Burjuva demokrasisi diyeceğim ama bu burjuva demokrasisi bile değil ki.