Türkiye’de üst düzey bürokrat emeklisi değilseniz veya milletvekilliği yaptığınız için kıyak emeklilik hakkınız yoksa ya da bir kamu kurumu emeklisi değilseniz. SGK’dan alacağınız ortalama emekli maaşı 20 bin lira civarında. Özel sektör emeklisi ya da kendi primini kendisi ödeyen birisi olarak emekli olduysanız alacağınız maaş ise 16 Bin 781 liranın üzerinde değil. Hele dul ve yetim maaşı alıyorsanız bununda yüzde 50 ile 75’ni ancak alabileceğiniz için rakamınız bununda altındadır. Açık bilgilerden edindiğimiz kadarı ile bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın yaptığı açıklamalara bakarsak 16 milyon civarındaki emeklinin yaklaşık 4.5 milyonu taban emekli maaşına talim ediyor.

Öncelikle benim yaptığım bir durum tespiti. Elbette tek tek ayrıntıya boğarak kafanızı şişirmek istemem. Tam bu noktada bir süredir kamuoyunda pek de ön sıralara gelemeyen “emekli olduktan sonra çalışma hayatına devam edilmesi” konusundaki spekülasyonlar ile ilgili tartışmaların yeni bir boyut kazandığına tanıklık ediyoruz. Kamuoyuna konuyla ilgili yansıyan haberlerde “Türkiye’de emeklilik hakkını elde etmesine rağmen çalışmayı sürdürenlerin sayısı her yıl artarken, son dönemde basına yansıyan bazı haberlerde milyonlarca kişiyi ilgilendiren yeni bir SGK düzenlemesinin gündemde olduğu iddia edildi. Bu haberlerde, 2008 sonrası sigorta girişi bulunanların emekli olduktan sonra kayıtlı biçimde çalışamayacağı yönündeki ifadeler öne çıkınca tartışma büyüdü. BBC Türkçe’nin doğrulama talebi üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, uygulamanın yaklaşık 17 yıldır yürürlükte olduğu ve yeni bir düzenlemenin gündemde olmadığı belirtildi” şeklinde görüşlere yer veriliyordu. Bakanlıktan yapılan açıklamanın özeti ise şöyle, “2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı yasa, sosyal güvenlik yapısını köklü biçimde değiştirdi. Düzenleme, 2008 sonrasında ilk kez sigortalı olanların hem emekli maaşı alıp hem de kayıtlı şekilde çalışmasını engelliyor. Bu kişilerin çalışmayı tercih etmesi durumunda emekli aylıkları kesiliyor. Buna karşılık 2008 öncesinde sigorta girişi bulunanlar, “sosyal güvenlik destek primi” ödeyerek emeklilikten sonra da resmi biçimde çalışabiliyor. Böylece hem emekli aylıkları korunuyor hem de aktif çalışma yaşamından ücret almayı sürdürüyorlar.”

Konuyla ilgili olarak yer alan haberlerde şöyle de bir ayrıntı var, “SGK verileri, 2022’de kayıtlı çalışan emekli sayısının yaklaşık 945 bin olduğunu gösterirken, 2025 Ağustos itibarıyla bu rakam 2 milyon 133 bine yükselmiş durumda. DİSK-AR, bu sayının yalnızca “buzdağının görünen kısmı” olduğunu vurguluyor ve kayıt dışı çalışan emeklilerin toplam tabloyu daha da büyüttüğünü belirtiyor.”

Uzmanlar bunun sebeplerini de şöyle değerlendiriyorlar; “Kayıt dışı çalışanların da dahil edilmesiyle Türkiye’de işgücüne katılan emekli sayısının yaklaşık sekiz milyona ulaştığını tahmin ediyor. Bu sayı, toplam emekli nüfusunun neredeyse yarısına denk geliyor. Emeklilerin çalışma oranındaki artışın temel nedeninin emekli aylıklarının düşüklüğü olduğuna işaret ediyor.”

Ne diyelim? Emekli çalışmasa, ek gelir elde etmese vay haline… Bu arada çalışamayanlar, hem fiziksel durumları hem de sağlık sorunları sebebiyle çalışamayanları da hesaba katmak gerekirse Türkiye’de emekli olmanın ne kadar zor bir yaşam biçimi olduğunu anlamaya gerek bile yok. Emekliler için ya insanca geçinebilecekleri bir ücret tahsis edilmeli ya da iş hayatına yeniden katılmalarının önü açılmalı. Kimse emekliye “sen taş kemir” diyemez, dememelidir. Mevcut durumda emekli sürünerek de olsa bir iş bulduğunda çalışabilir… Hiç olmazsa bunun önü açılmalıdır.