Yerel seçimler yaklaşıyor. Yerel seçimler öncesi AK Parti’de, CHP’de ve İYİ Parti’de gözle görülür bir hareketlilik var. CHP olağan işlerle uğraşıyor. Olağan işlerden kastım malum her kaybedilen seçim gibi kongreler, değişim talepleri, bitmez tükenmez iç hesaplaşmalar… İYİ Parti “üçüncü yol” çıkışıyla kendine yeni bir yol haritası belirleyerek üç seçimdir işbirliği yaptığı CHP ile yollarını ayırdı. İYİ Parti CHP işbirliği yaptığı süre içerisinde partinin büyümesinin mümkün olmadığı görüşü ile üçüncü yol tercihini yapmaya karar verdi. İYİ Parti’nin önümüzdeki yerel seçimlere kendi adayları ve kendi isim ve logosuyla kantara çıkma arzusu kabul edilebilir bir tercih olmakla birlikte önümüzdeki yerel seçimlerde nasıl sonuç verecek bunu hep birlikte göreceğiz. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener her ne pahasına olursa olsun, bedel ödemek pahasına bu defa parti tabanından ve kamuoyundan gelen talepleri dikkate alarak önce kurulduğu günden bu yana birlikte hareket ettiği CHP ile köprüleri attı, ardından parti olarak tek başına kantara çıkma kararı aldı.

Siyasette bazen alınan kararlar çok negatif sonuçlar doğurabilir, bazen de beklenmedik pozitif gelişmelerin kapısını aralar. Sonuçta siyaset bir bedel ödeme sahasıdır. Sayın Akşener bazı kesimlerin ısrarla yerel seçimlerde muhalefet açısından ortaya çıkması muhtemel olumsuz sonuçlar üzerinden eleştirilerin odak noktasına oturtulmak istenmesine de rest çekerek, “gerekirse üzerime düşen sorumluluğu yerine getiririm” diyerek rest çekiyor. Eskişehir ziyareti üzerinden baktığımızda Sayın Akşener’in her türlü baskıya rağmen yerel seçimlerde tek başına seçime girme isteğinden geri adım atmaya niyetinin olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

Yani İYİ Parti’nin yakın zamana kadar işbirliği yaptığı CHP’nin ileri gelenleri “yerel seçimde alınacak muhtemel başarısız sonuçların şimdiden faturasını İYİ Partiye kesme” hazırlığı içerisindeler. Bu etkili olur mu, olmaz mı bilmem. Ancak bildiğim kadarı ile Akşener, merkeze çekmekte başarılı olmadığı CHP’nin üzerinde oluşturduğu baskıyı yaptığı hamle ile boşa çıkarma arzusu içerisinde. Gördüğüm kadarı ile yerel seçimde alacağı sonuçlar üzerinden kendisine yöneltilen eleştirileri çok da dikkate almıyor.

Önce İzmir sonra Eskişehir geçtiğimiz günlerde yazdım, asla tesadüf tercihler değil. CHP’nin yerel yönetimler bazında kalesi olarak görülen iki büyükşehirde açıklanan adaylar aslında hem kendi tabanına, hem de geçtiğimiz seçimlere kadar ortaklık yaptığı CHP mesaj içeriyor… Adaylar ile ilgili isimler üzerinden yapılan eleştirilerde bence gereksiz… Sonuçta kararı verecek olan seçmen…

Bütün bu gelişmeler Cumhur ittifakı ortakları AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından Eskişehir’de yakından ve dikkatle takip ediliyor. Özellikle MHP’nin suskunluğu dikkat çekse de AK Parti’de aday adaylarının iştahı da gün geçtikçe artıyor. Çünkü mevcut siyasi görünümü yaşanan onca ekonomik bunalıma, olumsuzluğa rağmen kendi lehlerine olabileceği şeklinde yorumlar yapıyorlar. Hatta alttan alta yeni duruma göre pozisyon almak için hazırlık yapıyorlar.

Hani hep yazıp çiziyoruz. Merhum Demirel’in ifadesi ile siyasette 24 saatte köprünün altından çok sular akar, bugün olmazmış gibi görünen işbirlikleri birden bire gelişir ve oluverir. Kim bilir siyaset daha nelere gebe. Tecrübe ile sabittir ki yakın siyasi geçmişimizde yaşadıklarımız nice olmaz denilen işbirliklerine kapı aralandığında pek çok kesimi aynı masa etrafında buluşturuverir. Bu işler ön yargılar üzerinden yorumlanamaz, yorumlanmamalıdır. Kim yorumlarsa er geç yanıldığını görür.