Türkiye ekonomi de, iki kıskaç arasında sıkışmaya başladı. Bu kıskaçlardan bir tanesi; 1980 yılından bu yana ihracata dayalı sanayileşme adı altında uygulanan politikadır. Bu politika sonucunda ihracatımızın yüzde 60-65’inin yaptığımız Avrupa pazarlarında başlayan durgunluk sonucunda üretimde gerileme ve istihdam da düşme başladı. Özellikle Almanya’da başlayan talep düşüşü, başta tekstil olmak üzere birçok sanayi dalında etkili olmaya başladı.
Diğer kıskaç ise ekonomi yönetimi tarafından Haziran ayından bu yana uygulanan ekonomi politikalarıdır. Bu politikalar, enflasyonun nedeninin talep olduğu, talepte daralma olduğu takdirde enflasyonun düşeceğini öngören uygulamalardır.

EKONOMİDE BOZULMA
2024 yılı başlamasından itibaren açıklanan verilerde önemli bozulmalar başladı. Önce iflas eden firmaların rakamlarında artış ortaya çıktı. Eskişehir’de de çok sayıda kapanan işyeri var. Çarşıda dükkanını kapatan esnaf sayısı da artıyor. Önceki ay ve yıllarda aylık 30-40 ortalama konkordato ilan edilirken, 2023 yılı kasım ayında konkordato ilan eden firma sayısı 78, aralık ayında ise 92’ye ulaştı. Konkordato, iflas etme aşamasına gelen şirketin mahkeme kararı ile hukuki dokunulmazlık alarak, belli bir süre iyileşme için izin almasına denilmektedir. İşsizlik 5 aydan bu yana düşüş eğiliminde iken, kasım ayından itibaren tekrar yükselişe geçmiştir. Ayrıca, işsizlik tekrar yüzde 9’a çıktı.

OLAĞAN SAYILIYOR
Haziran ayından bu yana iktidarda olan ve liberal politikalar uygulayan ekonomi yönetimi ise bu gelişmelerin olağan gelişmeler olduğunu öne sürmektedir.
Halbuki bu gelişmeler bize, hiçbir ekonomik göstergenin olumlu olmadığını, gün ve gün daha da kötüye gittiğimizi gösteriyor.

ARTIŞ DEVAM EDECEK
Ağırlıklı olarak ihracata dayalı bir üretim sistemi bulunmaktadır. Avrupa’da talep daralınca bu sistemde sıkışma başladı. Bunun üzerine bir de faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma ile gidilince sistem içinden çıkılmaz bir yere doğru gidiyor.Bu politikaların ısrarı durumunda fiyat artışları durmayacak. Zaten ihracatın daralması ile sıkışan şirketlere, bir de iç piyasa sıkıştırılması gelince iflaslar gündeme gelecek, şirket iflasları ile birlikte işsizlik artacaktır.

NE YAPMALI?
Öncelikle iç pazarı geliştirmeye başlanmalıdır. İhracatta yaşanan daralmanın alternatifi olarak iç piyasanın önünü açmak gerekiyor. İç piyasa canlanırsa, harekette gelir.
İç piyasa talebini desteklemek ve bütçe açıklarına çare bulmak için vergi sisteminde düzenlemeye gidilerek doğrudan vergilerin toplam bütçe gelirleri içindeki payını en az yüzde 60’lar seviyesine çıkarmalıdır. Faizler düşürülerek, işletme sermayesi açığını giderme ve yatırım olanaklarına daha kolay ulaşma imkânları kolaylaştırılmalıdır.

KAMU LİDER OLMALIDIR
Zaman kaybetmeden kamu liderliğinde beşer yıllık kalkınma planları hazırlanarak ekonomi de öngörü açılmalıdır. Plan herkesin önünü görmesine neden olacak ve karmaşa yaşanmasının önüne geçecektir. Türkiye’de moral bozmaya, ümitsizliğe hiç gerek yok. Türkiye’nin önü açıktır. Türkiye’nin müthiş bir üretim gücü var. Türkiye’nin girişimci, yaratıcı, üretici müthiş bir insan kaynağı vardır. Türkiye’nin yalnızca helvayı yapacak ustalara ihtiyacı var.