Geçtiğimiz gün Kanal 26 televizyonunda “Seçim Özel” programının moderatörü olarak Millet Partisi Genel Başkanı Sayın Cuma Nacar ile Türk Siyaseti ve ülkenin belli başlı sorunları üzerine sohbet ettik. Sayın Nacar’ı farklı bir siyasetçi profili olarak tanımlayabiliriz. Son derece yapıcı bir dil ve ikna edici ifadeler ile farklı siyaset anlayışına tanıklık ettik.

Malum Kanal 26 ile bir gazeteci olarak gerçekten özel bir hukukumuz olduğunu da buradan belirtmeliyim. Hatta Kanal 26’nın sahiplerinden sevgili Yaşar Abacı 2Eylül Gazetesi ile ilgili yazdığım “36 yıl önce bugün merhaba dedik!” yazısı üzerinden sohbet ederken sitemlerine de maruz kaldık. Yaşar bey dedi ki; “Biz de o gazetenin 36 yıllık yayın hayatında 7 yıl gibi azımsanmayacak bir süre içinde bulunduk!” Elbette haklıydı ama orada herkesi tek tek saymak yerine “Emeği geçen herkese minnet ve şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullanmıştım… Neyse vesile oldu bir kez daha Kanal 26 Ailesi’nin 2Eylül Gazetesi ile bağını böylece hatırlatmış oldum. Yine tekrar edeyim, 2Eylül Eskişehir’in en iyi gazetelerinden biri olduysa bugün emeği geçen herkesi sevgi, saygı ve minnetle selamlıyorum.

Millet Partisi Genel Başkanı Sayın Cuma Nacar’dan söz ediyordum. Sayın Nacar ile pek çok konuyu konuştuk. Nacar seçimlerin “haksız, hukuksuz ve adaletsiz” olduğunu söyledi. Bunu kendisine özellikle sordum. Benzeri şeyleri başka siyasi partilerin temsilcileri de söylediler. Ancak bunu bir genel başkanın ağzından dinlemek istedim. Millet Partisi Genel Başkanı Nacar mecliste temsil edilen siyasi partilerden 5 tanesine seçimler dolayısıyla yapılan hazine yardımından söz ederek, “Her seçim yeni bir yarıştır. Hazineden 5 siyasi partiye seçim yardımı adı altında 6 milyar TL’lik bir kaynağın aktarılması haksız, hukuksuz ve son derece adaletsiz bir uygulamadır. Öte yandan iktidar partisinin seçim çalışmaları için devletin imkanlarını, kullanması muhalefet partilerinin de yönetiminde bulundukları yerel yönetimlerin kaynaklarını kullanması haksız ve adaletsiz bir çabadır” diyor. Düşününce hak vermemek mümkün değil. Bir siyasi partinin hazineden yardım alması ne demek? Eğer siyaseti vatandaş için yapıyorsanız fedakarlık yapmak zorundasınız. Siyaset eğer yapılacaksa çözüm odaklı olmalı.

Nacar’a seçim bildirgesinde dikkatimi çeken “yapmayacaklarımız” listesini sordum. Herkes vaat zincirlerini sıralarken onlar yapmayacaklarını sıralıyorlardı. Neyi yapmayacaklar? O soruya şöyle cevap verdi, “Partizanlık, ayrımcılık yapmayacağız. Haksızlık, hukuksuzluk yapmayacağız. Hırsızlık, yolsuzluk yapmayacağız, yaptırmayacağız. İsraf, suistimal yapmayacağız. Plansız iş yapmayacağız. Kentleri beton yığını yapmayacağız. Gençleri mutsuz, umutsuz, çaresiz bırakmayacağız. Ranta, çıkarcılara izin vermeyeceğiz.”
Ve adalet kavramı üzerinden söyledikleri de bir hayli ilginçti. “Herkes için adalet, her yerde adalet ve kişiye göre değil, ülkenin ve milletin çıkarlarına uygun bir adalet anlayışı. Adaletin olmadığı, hukukun kişiye özel uygulandığı bir yerde gelişmeden, büyümeden, ehliyet ve liyakatten bahsedilemez” sözleri de hafızamıza kazındı.

Özetle siyasetin dilinin çok ayrıştırıcı olduğunu, bu konuda siyasetin kesinlikle kendine çeki düzen vermesi gerektiğinin altını çizen Sayın Nacar siyasetin yumuşak gücü olarak önümüzdeki süreçte kendine ve partisine yer açmak ikinci kez Anadoluyu turluyor ve her defasında etrafındaki halkayı genişletiyor.