Milyonlarca kamu çalışanı ve kamu emeklisi Kamu Hakem Kurulu’nun vereceği kararı bekliyor. Kamu çalışanlarının 2026-27 yıllarına ait maaş artış oranlarının belli olacağı Toplu Sözleşme görüşmeleri 28 Temmuz’da kamu adına çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın çağrısı üzerine toplandı. Kamu Çalışanları adına masaya Memur-Sen oturdu. Nihayet pazarlıklar başladığında Memur-Sen temsilcileri tekliflerini sundular. Memur- Sen diğer sendikaların üst düzey yönetimlerinin taleplerini dikkat alarak hazırlanan teklifi masaya koydu.
Memur Sen masaya sunduğu teklifler şöyleydi: 2026 yılı için taban aylığa 10 bin TL zam, yüzde 10 refah payı ve ilk 6 ay için yüzde 25 artış, 2027 yılı için ise 7500 TL taban aylık artışı, ilk 6 ay yüzde 20, ikinci 6 ay yüzde 15 zam istedi. Sendikanın toplam talebi 2026 yılı için yüzde 88, 2027 yılı için yüzde 47 oranında zam oldu.
Buna karşılık kamu işvereni adına masaya ne konuldu derseniz, tam bir hayal kırıklığı denilebilir. Taban aylıklarına bin lira zam, 2026’nın ilk yarısı için yüzde 11, ikinci yarısı için yüzde 7, 2027 yılı için ise 4+4 zam teklifi konulunca işler çıkmaza girdi. Kamu çalışanlarını temsil eden Memur-Sen hükümet tarafını tekliflerinde nerede ise bir santim esnetemedi. Yani memurun beklentisi ile kamunun teklifi arasında gerçekten çok büyük bir uçurum vardı. Sonuçta taraflar kendi aralarında uzlaşamayınca süreç Kamu Hakem Kurulu kararına kaldı. Peki, Kamu Hakem Kurulu nasıl bir karar verecek? Geçtiğimiz yıllarda da benzeri durumlar ortaya çıktığında Kamu Hakem Kurulu’nun hükümetin teklifini aynen onaylayıp karar verdiğine tanıklık ettiğimiz için memurların oradan çok büyük bir beklenti içerisinde olduğunu sanmıyorum.
İşin ilginç yanı şudur ki Hakem Kurulunun üyelerinin çoğunluğunun bizzat hükümet tarafından atanmışlardan oluştuğunu da göz ardı edemeyiz. Yani memur bu defa umduğuna değil, bulduğuna razı olacak. Zira Kamu Hakem Kurulu kararları kesin. Bunu bile Memur Sen kararı hakem kuruluna kendisinin değil hükümetin taşımasına rıza gösterdi. Memur Sen yöneticileri yarın oradan çıkacak karar karşısında üyeleri nezdinde zor durumda kaldıklarında kendilerini savunmak için kendilerine alan açmayı hedefliyorlar. Yani diyecekler ki, “Biz masada şartları sonuna kadar zorladık ama taleplerimizi kabul ettiremedik. Hakem Kurulu’nun da adil bir karar vermeyeceğini bildiğimiz için oraya görüşmeleri biz taşımadık! Biz ne yapalım memurların bütün taleplerini masaya koyduk, ısrarcı da olduk ama karşı tarafı ikna edemedik.” Yani topu taca atan tarafın kendilerinin olmadığı anlatmaya çalışacaklar. Tabi ki kamu çalışanları yerse…
Doğrusunu isterseniz iş barışı bağlamında çalışanlarının hakkının teslim edilmesi gerekiyor: bu konuda hükümetin son dönemde ısrarla yaşanan ekonomik çıkmazdan kurtulabilmek adına ekonomide özellikle ücret politikalarında tavizsiz davranıyor. Halbuki faturayı ödeyen emekliler, işçiler, kamu çalışanları gerçekten çok mutsuz. Sadece onlar mı? Küçük ve orta ölçekli esnaf da, rekabet gücünü kaybeden ve krediye ulaşımda yüksek faizler dolayısıyla sıkıntı yaşayan büyük tüccar ve sanayici de, üretici de, çiftçi de gerçekten çok mutsuz. Şöyle düşünün bir çuval gübre için çiftçi bir ton ürün satmak zorunda kalıyorsa, süt üreticisi birkaç kilogram süt için bir çuval yeme dünyanın parasını ödemek zorunda kalıyorsa mutsuz olmayacak da ne olacak?
Özetle son dönemde herkes umduğuna değil, bulduğuna razı olmak durumunda kalınca kamu çalışanları da bu dairenin dışına çıkacak gibi durmuyor. Çarşambaya az kaldı.. Hani “oynatmaya az kaldı doktorum nerde?” diyorlar ya…