Gerçek destan olan Büyük Zaferi’mizin 101. Yılını kutluyoruz. Eskişehir’den de çok kişi 101. yılda zafer coşkusunu yaşamak için Kocatepe’ye çıkıyor. Tam 100 yıl önce Türk Milleti kendisine giydirilmek istenen kefeni, Büyük Taarruz Zaferi’ni kazanarak yırtıp attı. Büyük Taarruz ile elde edilen askeri ve siyasal başarı, sadece Türk Milleti ile de sınırlı kalmadı. Bütün mazlum milletlere bir örnek oldu. Yunan Kuvvetleri, Atatürk ve Türk Milletinin ordusunu Şuhut önlerinde çay partisi, futbol turnuvası düzenlediğini zannederken Atatürk Kocatepe’den mücadeleyi başlattı.
Türk Ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra Temmuz 1921’de Sakarya Nehri’nin doğusuna çekildi. Burada Yunan işgal kuvvetlerinin saldırılarını karşılamak üzere yeniden yapılandırıldı. Eskişehir’de kurtuluş savaşı günlerinde hem İngiliz hem de Yunan işgaline ulaştı. Çok sayıda şehit veren Eskişehirliler, her şeye rağmen mücadelelerini sürdürdü. Yunan işgali, Ağustos 1921 tarihine kadar Sakarya ve Polatlı önlerine kadar ulaştı. Yunan kuvvetlerini Sakarya Meydan Muharebesi’nde karşılayan Başkomutan Mustafa Kemal, düşman ordusuna karşı önce savunma savaşı verdi. Ardından da taarruza geçerek Yunan ordusunu geri çekilmek zorunda bıraktı. Böylelikle yirmi iki gün yirmi iki gece süren Sakarya Meydan Muharebesi, Eylül 1921 tarihinde zaferle sonuçlandı. Yunan ordusu, Afyon- Eskişehir hattına kadar çekildi, en önemlisi ise saldırı gücünün kırılmış olmasıdır. Bu tarihten itibaren Yunanlılar; Ankara’yı ele geçirmeye çalışan bir güç olmaktan çıkarak Anadolu’daki işgal ettiği toprakları korumaya çalışan bir güce dönüştü. Saldırı inisiyatifi artık Türk Ordusu’ndaydı. Bundan sonraki savaşın nerede ve ne zaman yaşanacağını, o tayin edecekti.

SAD TAARRUZ PLANI
Sakarya Savaşı’nda, Türk ordusunun üst düzey komuta heyetinde, Yunan ordusu üstündeki şoku atamadan hemen taarruz etmek düşüncesi ağır basıyordu. Bu iş kıştan önce yapılmalıydı. Hazırlıklar sırasında haberleşmelerde gizliliği sağlamak üzere yazışmalar üzerine Osmanlı alfabesindeki SAD harfinin konulması kararlaştırıldı. Hazırlanan plana da, Sad Taarruz Planı adı verildi.

İKİNCİ ŞANS YOKTU
Ancak yapılan çalışmalar, ordunun taarruz için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. Sakarya Savaşı’nın askeri ve siyasal kazanımlarının tehlikeye düşmesinden endişe edildiği için plan ertelendi. Başkomutan Mustafa Kemal, yapılacak olan taarruzun bir ikinci şansı olamayacağını biliyordu. Tek hamlede nihai sonuca ulaşılmalıydı. Bu nedenle Türk Ordusu’nun ihiyaçlarının eksiksiz tamamlanması için çalışmaları başlattı. Seferberlik ilan edilerek asker sayısı çoğaltıldı. Askerin eğitimine hız verildi. Birlik kaydırmaların yanı sıra silah ve cephane yığınağı yapılmaya başlandı. İstanbul depolarından kaçırılan silahlar, takalarla İnebolu’ya getiriliyordu. Sonra bunlar kağnılar ile Çankırı üzerinden Ankara’ya ulaştırılıyordu. Erkekler askerde olduğu için bu lojistik destek hattı, fedakar Türk kadını tarafından ayakta tutuluyordu. Ruslar gelen cephane ve mühimmat Anadolu limanlarına indirildikten sonra Batı Cephesi’ne ulaştırıldı. Büyük Taarruz öncesinde Türk ordusu; 8.658 subay, 199.283 er, 100.352 tüfek, 2.025 hafif ve 839 ağır makineli tüfek, 323 top, 5.282 kılıç, 10 uçak, 86 otomobille, 198 kamyona sahipti.

JAPONLARIN SÖYLEDİKLERİ
Dünya tarihinde Türklerin tek başlarına yazdığı gerçek destanlar dışında başka destan yoktur. Başka milletler, uydurma destanlar ile milletlerini, çocuklarını ya da gençlerini tesir altına almak isterler. Japonların dediği gibi, “ Biz çocuklarımıza Japon bilincini aşılamak için önce atom bombalarının atıldığı şehirlere götürürüz. Sonrada hızlı trene bindiririz. Nereden nereye geldiğimizi anlatmak için. Türklerin ise Çanakkale ile Kurtuluş Savaşı tarihi yeter. Gerçek destanlar, Atatürk ve Anadolu’da yatar”.