Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, geçtiğimiz gün ES TV’de Meltem Karakaş ve Tarkan Demir’in konuğu oldu.
Gündem elbette Eskişehir’de yaşanan PM tartışmalarıydı.
Meslektaşlarım Kurt’a konuyla ilgili sorularını yöneltti.
Kurt, meclis toplantısından itibaren sürekli “bazı gazeteciler” ifadesini kullanıyordu.
Bu nedenle konuyu yeniden gündeme almak istedim.
Söyledikleri arasında dikkatimi çeken bazı noktalar oldu.
Özellikle, “Bazı gazetecilerin kendi PM adayı var, şişirdiler” demeye getirdiği ifade ilginçti.
Burada açıklık getireyim.
Bir PM adayım yok.
Benim görevim, kulislerden gelen bilgileri araştırmak ve paylaşmak.
Araştırdım, soruşturdum.
Yavuz Tuna’nın aday olabileceğini yazdım ve en güçlü aday olarak karşımıza çıktığını belirttim.
Tabii ki engellenmeseydi…
Kim tarafından ve neden engellendiğini en iyi Kazım Kurt bilecektir.
Ancak Kurt, “bazı gazeteciler” ifadesiyle kendi iddiasını yalanlamak isterken ve “Bir PM adayı yoktu” derken yaptıklarıyla beni doğrulamış oldu diyebiliriz.
Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kimsenin oğlu, damadı diye PM olması söz konusu değildir. Erdoğan’ı da bu sebeple eleştirmiyor muyuz? Damadı, oğlu diye kimseyi bir yere koyamayız.”
Bu sözler son derece haklı…
Ancak Eskişehir özelinde bakınca durum biraz ironik bir hâl alıyor.
Örneğin, Ankara Çankaya Belediye Meclis üyeliğine kontenjandan konulan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un avukat kızı Tutku Kurt Bayyurt, meclis üyesi olduktan sonra belediye başkan yardımcılığı görevine getirildi.
Bu durum, “damatlar reddedilirken, kızlara özel ayrıcalık mı tanınıyor?” sorusunu akıllara getiriyor.
Diğer yandan Kurt, geçmişle ilgili şunları söyledi:
“Eski dönemlerde Eskişehir’in patronları vardı. Vardı, ne yapalım. Vardı ama bitti. Böyle bir şey yok artık. Eskişehir’in parti örgütü var.”
Burada demek istediği açıktır.
Eskişehir’in eski “patronu” Yılmaz Büyükerşen yıllarca parti içi adaylık süreçlerinde ve vekillik seçimlerinde belirleyici olmuştu.
Onun izninden geçenler listeye girebiliyordu.
Tartışmalar da bu nedenle çıkıyordu.
Ancak şimdi Kurt, kendisinin eleştirdiği bu sistemi uyguluyor gibi gözüküyor.
Parti örgütüne doğrudan müdahale ediyor, il başkanını etkisiz hale getiriyor.
“PM üyeliği için bana gelen olmadı” derken aslında yeni patron benim mesajını veriyor.
Oysa aday olmak isteyenler Kurt’a gitmek zorunda değil, il başkanına başvurup prosedürü takip edebilirler.
İşte tam da burada, tablo netleşiyor.
Söyledikleriyle yaptıkları arasındaki çelişki gözler önüne seriliyor.
Damatlar geri çevrilirken, kendi kızına özel ayrıcalık tanımak işte bu çelişkinin somut örneği.
Siyasette liyakat ve eşitlikten söz etmek kolaydır ancak uygulamada bu eşitliği sağlamak başka bir mesele…
Eskişehir siyaseti, PM tartışmaları ve “parti patronluğu” üzerinden yürütülürken gözler bu ayrıcalıklı uygulamalara kayıyor.
Kendi kızını belediye başkan yardımcılığına getiren bir belediye başkanının “damatlar olamaz, oğullar olamaz” söylemi kulağa oldukça komik geliyor.
Siyasette adalet, sadece sözde kalmamalı; eylemlerle de desteklenmeli.
Damatlar geri çevrilir, kızlar yükseltilirse, söylenenlerin güvenilirliği sorgulanır.
Son olarak…
Kendisini haklı bulduğumu da belirtmek istiyorum.
Kimsenin damadı, oğlu diye bir yere koyulmamalı fakat kimsenin kızları da öyle rahatça belediye başkan yardımcısı olmamalı.
Öyle değil mi?
*************************************
Kuantum Özge der ki:
“Sevmek cesaret ister.”