AK Parti geçtiğimiz günlerde bir istifa şokuyla karşılaştı.
İki merkez ilçe başkanı, akşam saatlerinde ansızın “istifa” açıklamasıyla görevden ayrıldı.
Artık AK Parti’de yaşanan hiçbir şey kimseyi şaşırtmıyor.
Günlerdir süren tartışmalar, özellikle Tepebaşı İlçe Başkanı Muhammed Ali Kaya ile Odunpazarı İlçe Başkanı Engin Vural’ın neden bu kadar ani bir şekilde görevden ayrıldığı sorusuna odaklanıyor.
Her iki ismin de görevlerini sükûnetle sürdürmesine rağmen, bu kararın alınması kafaları karıştırdı.
Elbette gözler hemen İl Başkanı Gürhan Albayrak’a çevrildi.
Albayrak’ın bu kararda etkili olduğuna dair iddialar dolaşsa da, bu iddiaların doğruluğu henüz net değil.
Ancak şunu açıkça söylemek gerekiyor.
AK Parti’de hiçbir şey o kadar kolay değildir.
Partinin teşkilat yapısını bilenler iyi bilir, genel merkezin onayı olmadan taş yerinden bile oynatılmaz.
İl başkanlarının, “Bu ilçe başkanıyla aram iyi değil, görevden alınsın” diyebilecek bir gücü var mı sizce?
Buna inananlar varsa, teşkilatın nasıl işlediğini pek bilmiyor demektir.
Zira genel merkez, geçmişte çok daha büyük hatalar yapan bazı ilçe başkanlarını bile görevde tutarken, teşkilata sadık iki ismi neden böyle bir kararla cezalandırsın?
Üstelik yalnızca “birilerinin sözüyle?”
Ben iki ilçe başkanının görevini yapmadığını iddia etmiyorum.
Ama birilerinin talimatıyla görevden alındıklarına da inanmıyorum.
Son günlerde yeni bir söylenti daha dolaşıyor:
Odunpazarı teşkilatının, “istifa etmeyeceğiz, başkanımızı kendimiz seçeceğiz” diyerek genel merkeze rest çektiği konuşuluyor.
Doğrusu, bana bu söylemler biraz komik geliyor.
Çünkü AK Parti’de genel merkeze rest çekmek, rüzgâra karşı yürümeye benzer.
Sonunda ya yorulursunuz…
Ya da rüzgârın yönünü değiştirirsiniz.
Ama şu da unutulmasın!
AK Parti’de genel merkeze rest çekmek, cesaret değil, siyasi intihardır.
Partinin disiplini bunu kaldırmaz.
Bugün iki ilçe başkanı gitti, yarın kim bilir kim gider…
Ama bu olay bir gerçeği yeniden hatırlattı.
AK Parti’de görevden alma yoktur, mesaj vardır.
Ve o mesaj, sadece görevden alınanlara değil, koltuklarında hâlâ rahat oturduğunu sanan herkese verilmiştir. 
Kuantum Özge der ki:
“Önce güçlenir, sonra düşersin! Aldanma!”
 
             
             
             
             
             
             
             
         
         
         
         
         
                     
                     
                     
                     
                     
                    