“Çifteler Belediyesi’nin uzun süredir çözümü için girişimlerde bulunduğu Sakaryabaşı’ndaki su sorununun giderilmesi konusunda önemli bir adım atıldı. Devlet Su İşleri (DSİ) ekipleri, bölgedeki havuzlarda tadilat ve iyileştirme çalışmalarına başladı.” Eskişehir için bundan daha güzel haber olamaz diyeceğim de… İnşallah daha güzel haberler de olur.
Mesela dünya gözüyle Eskişehir’in gerçek bir çevre yolu olur. Yine şehir merkezinde dur-kalk düzenini bitirecek dakikalarca vakit kaybedeceğimiz kavşaklarımızın ortadan kalktığı şehir trafiğinin rahatladığı günler gibi… Neden bunları araya sıkıştırdığımı belirteyim. Sabah kalkıyorum evden işe gelirken sol tarafım tam anlamıyla E-5 karayolunu aratmayacak yoğunlukta araç trafiği ile kaplı. Akşam gazeteden çıkıp eve giderken bu defa yine yolun sol şeridi kapanmış kilometrelerce kuyruk var. Bu gerçekten sürdürülebilir bir durum değil. Benzeri durum özellikle akşam saatlerinde bölünmüş yol haline dönüştürülen Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’nde yaşanıyor. Akarbaşı’ndan İstasyona uzanan araç kuyruğu tam anlamıyla sürücüleri çileden çıkarıyor. Yetmez… Adliye’nin önünde tramvay kavşağında ve Yunuskent’te yine tramvayın geçtiği kavşakta araçların kaç dakika beklediğini ben bilmiyorum. Bilen varsa bana anlatsın… Bu arada Yaşar Kemal Bulvarı’nın da şehir içi trafiğe bir nefes aldırdığını benzeri bulvar ve cadde çalışmalarının hızla yapılması gerektiğinin altını çizelim..Yaşar Kemal Bulvarı ile ilgili düşüncelerimi bir başka yazıya saklayarak gelelim Sakaryabaşı ile ilgili gelişmelere…
Öyle bir nimetin üzerinde oturuyoruz ki kimler farkında bilmem. Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından birisi olan ve Kızılırmak ve Fırat nehirlerinden sonra Türkiye'nin üçüncü en uzun, Kuzeybatı Anadolu'nun ise en büyük akarsuyu olan Sakarya nehrinin çıktığı iki kaynaktan birisi Eskişehir sınırları içerisinde yer almaktadır. İki sezondur o kaynayan ve şairin deyimi ile “saf çocuğu masum Anadolu’nun” ve “Nil nehri ile Tuna’ya kardeş görülen” Sakarya suskun, küskün ve kırgındı. “Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat kurşundan bir yük taşırcasına yokuşu sökmek için, çatlayan, yırtınan Sakarya’nın” yerinde yeller esiyordu.
Günümüzde kuraklığın kapımızı çaldığı çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığımızı artık bilmeyen yok. Özellikle yer altı kaynaklarımızı besleyen kar yağışlarının, ilkbahar ve sonbahar mevsimsel yağmurlarının nerede ise yok denecek kadar azaldığı gerçeğini hepimiz görüyoruz. Böyle olunca takkemiz düşüp kelimizde görünüyor. Öyle hoyratça kullandığımız su kaynaklarımızın çok da yeterli olmadığının farkına vardık mı bilinmez ama bu acı gerçekler ışığında Eskişehir’e ve ülkemize hayat veren kolları ile birlikte 824 kilometre uzunluğa sahip Sakarya’nın gözyaşları kurudu. Sakarya’nın kaynağında nerede ise kurbağalara bile su kalmadı. İşte O Sakarya nehrinin kaynağı ile ilgili nihayet somut adımlar atılmaya başlanmış.
Bu Eskişehir için belki de son yılların en güzel haberlerinden birisi. Çünkü su hayattır, su topraktır, su nefestir….Sıkıştığımızda Eskişehir için içme ve kullanma suyu olarak kullanmayı düşündüğümüz kaynağın birden bire küsmesinin sebeplerini araştırmak varsa sorunları gidermek gerekiyordu nihayet bu adımlar atılmaya başlanmış… Ben kendim için değil, geleceğimiz için çocuklarımız ve çocuklarımızın çocukları için seviniyorum. Bir ara siyasi polemik malzemesi bile olan ve restleşme ile sonuçlanan Sakaryabaşı konusundaki bu gelişmelere sevinmemek mümkün değil. Siyasetçilerimizden ricam şudur: En azından vatandaşın her birinin ortak çıkarını gerektiren konularda bari siyasi rant gözetmeyin.