Argo muhabbetlerin konusudur. “Senin kalbin kötü!” denilir… Bazen de, “Benim kalbim çamaşır suyu ile yıkanmış pırıl pırıl” diyenlere de rastlarsınız. Eskişehir’in kalbinde küçük bir gezintiye çıktım. Kalbinde dediysem öyle her yeri gezmedim ama İstiklal Mahallesi’nin sokaklarını arşınladım biraz…
Eskişehir’de en önemli sorunlardan birisi olarak ısrarla “trafik vurgusu” yapılır. Doğrudur. Eskişehir’de trafik konusunda son yıllarda çok ciddi bir sıkışma söz konusu. Bu sıkışıklık gün geçtikçe de artıyor. Ama yine de size söyleyeyim yakın çevremizdeki illerden çok farklı değil Eskişehir’deki trafik sorunu… Örneğin geçtiğimiz günlerde Kütahya ve Konya’ya uğradım öyle bir günlüğüne… Eskişehir’de trafik bağlamında ne varsa oralarda da benzeri sorunlar var. Oralar da benzeri çözüm arayışları var. Maksat trafiği daha düzenli hale getirmek. Eskişehir’de kördüğümse trafik oralarda da yine birkaç düğüm var… Eleştiri yaparken biraz daha sağlıklı eleştiri yapmak eleştirilerde adaletli olmak gerek. Ama ne hikmetse eleştirilerin pek çoğu çözüme yönelik değil siyasi algılara yönelik olunca söyleyecek bir şey bulmakta zorlanıyor insan.
Hani dedim ya İstiklal Mahallesi’nde, Esnaf Sarayının etrafında biraz turladım. Gezdiğimiz yerler Eskişehir’in kalbi sayılır. Çünkü esnaf bölgesi… Alışverişin kalbinin attığı yerler. Ama gördüğüm manzara emin olun beni fazlasıyla üzdü. Bu konuyu daha öncede yazmıştım. Dubalar ile daraltılmış sokaklar ve özellikle park edilmiş araçlar yüzünden yayalara yürüyecek hiç ama hiç alan kalmıyor. Vatandaş gezdiği sokaklarda adeta labirentte yol aramak zorunda kalıyor. Dubalar çözüm yerine sorun üretiyor. Çünkü huylu huyundan vazgeçmiyor. Esnaf haklı.. Mal indirip bindirmesi gerek.. Ona bir düzen getirilebilir. Belki de bir düzeni var biz bilmiyor olabiliriz. Ama ya araçlarını park edip gidenler için ne demeli? Adam aracını dubanın dibine park etmiş gitmiş. Diğer bir aracın yanından geçmesi mümkün değil. Öyle olunca yayalar için geçiş yapılabilecek alan bulmak hak getire… Bu arada otoparklar meselesi de bir başka sorun.. Sokak içlerindeki otoparklara vatandaş ücret vermemek için araç bırakmıyor. Çoğu kez oluşturulan otopark alanlarının üçte biri ancak doluyor.
Sahi bu arada büyükşehir belediyesi uzun süredir uygulamaya konulan ve esnaf odaları tarafından yargıya da taşındığı bilinen “Parkomat” düzenlemesinden vazgeçti. Sebebi nedir bilmiyorum ama uygulamadan vazgeçilmiş olması caddelerin tamamen kontrolden çıkması anlamına geliyor ki bu düzensizlikle nasıl başa çıkılacak bunu da merak ediyorum.
Yani parkomat uygulamasının kaldırılması kimi memnun eder bir fikrim var, ama bunun kime ne fayda sağlayacağını hep birlikte göreceğiz. Yeni tartışmalar, yeni şikayetler hayatımızın kısa sürede parçası haline gelecek bundan emin olabilirsiniz. Bu arada bir milyon bile olmayan şehirde 400 binlere dayanmış motorlu taşıt sayısının oluşturacağı yoğunluğa kim nasıl bir çözüm üretebilir?
Her şeye olduğu gibi bu yaşadıklarımıza da siyaseten bakılıyor. Böyle olunca da hiçbir çözüm önerisi mevcut durumu düzeltmeye yetmiyor. Sözüm ona vatandaş trafik sorununa kendi düşüncesiyle çözüm üretmek için dört tekerlekli araçlardan iki tekerlekli araçlara yönelmiş olsa da bununda trafik akışında ciddi sıkıntıların kaynağı olmaya başladığını da belirtmeliyiz.
Sözün özü Eskişehir’in kalbi böyleyse varın gerisini siz hesap edin. Umut edelim ki eleştirirken çözüm önerilerimizi de heybemizden çıkarıp masanın üstüne koyabilelim…