Rahmetli babaannem derdi ki, “Oğul gönül bir sırça saraymış bir kırıldı onu bir daha bir araya getirmek mümkün değildir!” Şimdi bazılarınız derki “başladın yine kocakarı masalları anlatmaya!” Aslında bilir misiniz biz o “kocakarı masalları” denilen söylemler ile büyüdük. Hayatı öyle tanıdık ve o sözlerden çok yararlandık. Yine halk arasında önemli bir deyim daha var onu da hatırlatalım, “iki testi çarpışırsa biri kırılır biri çatlarmış!”

Yine bilmece gibi başladık değil mi? Aslında mesele belli. Siyasette yaşanan gelişmelere bakınca başka bir yorum yapmak mümkün değil. Çok uzun süre yaptıkları işbirlikleri ile topluma umut pompalayan ancak seçim virajına girildiğinde arıza yapan muhalefet ittifakının durum tespitini yukarıdaki sözlerden daha iyi tarif edecek söz bulamadım doğrusu.

2018 yılında yapılan seçimler öncesinde yaşanan CHP ile İYİ Parti arasında yaşanan milletvekili transferleri ile İYİ Parti’nin seçime girmesinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla başlayan işbirliği yerel seçim sürecine de taşındı. Bu işbirliği sonucu İstanbul ve Ankara gibi yaklaşık çeyrek asırlık süreçte iktidar partisinin yönetiminde yer alan büyük şehirlerin muhalefete geçmesi toplumun belirli bir bölümünü değişime inandırdı. Ancak 14 Mayıs seçimleri öncesi 6 masanın önemli aktörlerinden Meral Akşener’ in masayı “noter ve kumar masası” benzetmesiyle terk etmesi sonra masaya döndürülmesi güzel başlayan hikayenin finali konusunda önemli ipuçları verdi.

Nitekim toplum vicdanında bir tarafta dayatmaya inanan ve ittifakın Cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu içlerine sindiremeyen muhafazakar seçmenin, diğer tarafta her halükarda muhafazakar seçmene olmasa bile siyaset akımlarına mesafeli sol siyasal aktörleri ve tabanı seçim sonuçlarının ardından hesaplaşmaya kalkıştılar.

Bir tarafta CHP, diğer tarafta İYİ Parti içerisinde yaşanan kaos ve kargaşanın ötesinde her iki parti arasındaki köprülerin atılması, bu arada söylenen sözler, kullanılan dil karşılıklı gönül kırgınlığının ötesinde kitleler arasında derin yaralar açtı. Zaten “pamuk ipliğine” bağlı bir görüntünün ötesine geçemeyen söylemlerde seçmenin güvenini zedeledi. Gönüller kırıldı, köprüler atıldı. İktidar cephesinde ise her türlü olumsuzluğa rağmen “safların sıkılaştırılması” seçmenin konsolide edilmesi için kullanılan dil her türlü olumsuzluğa rağmen seçimin sonucunu belirleyen faktör oldu.

İşte bu görüntü içerisinde yerel seçimler öncesi yeni köprüler kurma çabaları pek sonuç verecekmiş gibi görünmüyor. Çünkü gönül köprüleri yıkılmış iki taban arasındaki zoraki geçişkenliğin bu defa çok da mümkün olmadığını gören iktidar kanadının işi kolaylaşmış görünüyor. Bir de seçimlere kadar olan süreçte kesenin azının fazla açmadan toplumsal anlamda yaşanan ekonomik sıkıntıların toparlanıyormuş gibi bir görüntünün oluşturulması bu işin tuzu biberi olacak gibi duruyor.

Kırılan gönlü yapıştıracak tutkal bulunsa bile muhalefetin yerelde yapabileceği işbirliklerinin geçmişte oluşan saman alevi gibi aynı sinerjiyi üretmesi pek de mümkün görünmüyor. Belki de yapılacak işbirliği pozitif değil negatif bir etkiye sebep olabilir. Toplumun umutlarını ve gelecek hayallerini suya yazılan yazıya dönüştüren büyük resim Ankara’dan nasıl görünüyor bilmem. Ancak Eskişehir’deki görüntü ne yazık ki muhalefet açısından çok da pozitif gibi durmuyor. Hele İYİ Parti milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun Eskişehir özelindeki çıkışlarına dikkat edilecek olursa bu defa kırılan gönülleri yeniden bir araya getirmek hiçte kolay olmayacak.