Doğdu.
Büyüdü.
10 yaşına geldi.
Gördüğü tek renk “siyahtı.”
Hamit Özbek…
Doğuştan görme engelli…
Yıllar boyunca defalarca ameliyat oluyor ama her seferinde aynı cümle söyleniyor:
“Göremez.”
Diyorum ya savaşmalı insan…
Mücadele etmeli…
İstekleri için atılan her adımın karşılığını veriyor evren…
Umutların tükendiği bir anda “iyi insanlar” devreye giriyor.
Umut bitmemeli…
Denemekten ne çıkar ki?
Hamit’e yardım eden insanlardan biri de Ayşegül Bozbaş.
Hamit’i tanıyor, gözlerindeki karanlığa rağmen yüreğinde taşıdığı umudu fark ediyor.
Fark etmek diyorum ya hep…
Mücadele de tam da burada başlıyor.
Tam bu süreçte Hamit’in küçük kardeşi Muhammet dünyaya geliyor.
O da görme engelli.
İki kardeşin birden aynı durumu yaşaması, doktorların dikkatini çekiyor.
Tanı: Peters Anomalisi.
Zor ama tedavisi mümkün.
Tıpkı umut gibi…
Ankara yolları başlıyor.
Önce küçük Muhammet ameliyat ediliyor.
Ardından Hamit…
Minik bedeninde büyük bir savaş başlıyor.
En önemlisi de umuda karşı…
Ya umut kaybederse?
En baştan nasıl başlayacak?
Sonra cesur davranıyor.
Kaybetse bile kazanacak neticede…
Sonuçta denedi…
Aylar süren takipler, değerlendirmeler…
8 Ekim 2025’te ameliyat ettiriliyorlar.
O gün yeniden doğuyorlar.
Çünkü ameliyat başarıyla sonuçlanıyor ve iki kardeş dünyaya gözlerini yeniden açıyor.
Hayalleri bile değişiyor.
Hayalinde bir meslek bile var artık…
Futbolcu olmak istiyor.
Mutlular şimdi.
Daha da mutlu olacaklar.
Hamit’in o ilk cümlesi ise hep içimizde bir sızı olarak kalacak:
Annesi için kuruyor:
“Onu hep çok karanlık sanıyordum… Meğer bembeyazmış.”
Şu an da Hamit kendi başına yürüyebiliyor.
Kardeşiyle oynayabiliyor.
Minik Muhammet ile Hamit renklerin adını öğreniyorlar şimdi…
Meğer…
Gök maviymiş, yaprak yeşil…
Gül kırmızıymış ve anneler bembeyaz…
*************************************
Kuantum Özge der ki:
“Umut yaşama sevincidir.”