Unuttuklarımızı veya ihmal ettiklerimizi sıralasak ne olurdu acaba? Örneğin depremleri hatırlıyor muyuz? Depremle ilgili alınması gereken önlemleri tartışıyor muyuz? Yine ekonomiyi tartışabiliyor muyuz? Ekonomi deyince TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri gündemimizde ne kadar yer alıyor? Asgari ücreti ne kadar tartışıyoruz. Asgari ücretim alım gücünün ne kadar düştüğünü konuşabiliyor muyuz? Emeklinin içinde bulunduğu durumu kim tartışıyor? En düşük emekli maaşının 16 Bin 881 lira olmasından gayri emeklinin durumunda bir düzelmeden, yaşam koşullarının iyileştirilebilmesinden söz edebiliyor muyuz? Yine çiftçinin karşı karşıya olduğu durumu kim ne kadar gündemine alıyor? Yaşanan don afetinin ardından pazardaki sebze ve meyve fiyatlarına dönüp bakan var mı? Hayvancılığımız ne alemde? Süt besiciliği yapan vatandaşlarımız kaç süt ineğini kesime göndermek zorunda kaldı haberi olan var mı? Şarküteri ürünlerinin vitrin fiyatlarından bahsedene rastladınız mı? İşsizlik rakamları konusunda bir fikri olan var mı? Kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi gelişmelerinde ne gibi bir gelişme yaşandı? Memur emeklileri ile memurların toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ile ilgili beklenti ile ilgili yorumda bulunan var mı?

Benim hemen aklıma geliveren konu başlıkları bunlar… Atladıklarım vardı. Ancak Türkiye’nin gündemi gerçekten çok farklı… Bir tarafta 31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde iktidarın kaybettiği muhalefetin kazandığı belediyeler gündemimizde. CHP’li belediyelere yönelik yapılan yolsuzluk başlıklı operasyonlar, tutuklanan belediye başkanları ve bürokratları gündemimizin en önemli tartışma konularından birisi. Yandaş kanallar da, artık sayısı parmakla sayılacak kadar muhalif kanallarda aylardır aynı konuyu yani belediye operasyonlarını masaya yatırıyor, enine-boyuna tartışıyorlar. Vatandaşı ilgilendiren diğer konular ve yukarıda sıralamaya çalıştığım can yakıcı sorunlar karşısında birkaç kelamın dışında söz söyleyen var mı? Ne yazık ki ben göremiyorum, duyamıyorum veya anlayamıyorum… Başkaca ne var gündemimizde? “Terörsüz Türkiye!”

Türkiye’nin 41 yıldır sürdürdüğü terörle mücadelesinde ödediği bedellerin sonucunda “Terörsüz” bir barış ve kardeşlik ortamına kavuşmasını kim istemez? Ancak kamu vicdanında yapılanların, yaşananların. Ve siyasetin bakış açısının çok da içimize sindiğini söyleyemem. Çok net bir şekilde gördüğüm şey toplumun her kesiminin, siyasetle ilgilenenler veya ilgilenmeyenlerin adı konmamış sürece endişeyle ve son derece mesafeli baktığını gözlemlemek o kadar zor değil. Asıl konuşulması gerekenlerin gölgesinde kalan yeni gelişmelerin toplumda ne kadar karşılıklı bulduğunu ölçmenin tek yolunun ne olduğunu herkes biliyor. Yani sandık vatandaşın önüne gelmeden vatandaşın neyi onaylayıp neyi onaylamadığını görmek mümkün değil.

Toplumun geçim kaygılarının ön plana çıktığı bir dönemde ancak geleceğini de çok yakından ilgilendiren varlık ve beka meselesini de göz ardı etmediğini biliyoruz. Sokakta kimle konuşuyorsam konuştuklarım arasında “ne günlük sorunlara, ne de siyaseten yaşananlara” duyarsız olan birine tanık olmadım. Ancak bir hakikatin de altını çizmeliyim. Vatandaş doğrusunu isterseniz yüksek sesle konuşmaktan kaçınıyor. Özellikle siyaset sahnesinde olan biteni endişe ile izliyor, siyasetteki yüksek gerilimin sanki asıl sorunların çözümünün üzerine örtülen şal gibi de algılıyor. Özellikle toplumun dar gelirli kesimleri kendi yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda atılacak somut adımları bekliyor.

Özetle vatandaş geleceği ile bugünü arasında acayip bir biçimde sıkışmış bir görüntü sergiliyor. Bu handikabın nasıl aşılacağını ise kimse bilmiyor.