DİSK Emekli-Sen Eskişehir Şubesinin olağan genel kurulunda konuşan CHP Eskişehir milletvekili Jale Nur Süllü, “Emeklilerin durumu son derece kötü, açlık sınırının bile altındalar. Ülkemizde 16 bin 800 lira maaşla geçinmeye çalışan yaklaşık 4 milyon emekli var. Bu ücret, 27 bin 900 liralık açlık sınırının, 90 bin lirayı aşan yoksulluk sınırının çok altında” diye konuşmuş. Ayrıca emeklilere tavsiyelerde bulunmuş. Süllü onlara şöyle seslenmiş, “Arkanıza yaslanıp torunlarınızla huzurla gezebileceğiniz günleri size zehir edenlere emekliler sandıkta gereken cevabı verecek. Güzel günler yakında; hep birlikte başaracağız.”

Jale hanım haklı mı? Bence çok da haklı(!) sayılmaz. Gördüğüm kadarı ile emekliler halinden memnun(!) “Hadi canım saçmalama!” diyenleriniz olabilir. Açıklayayım. Emekliler “Her ay maaşlarını gününde hesaplarına yatıran bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı” olduğu için şükrediyorlar. Yine emekliler kendilerine yaz mevsiminde öğrenci yurtlarında tatil(!) imkanı sağlayan, PTT kargo ile “indirimli kargo” gönderme fırsatı sunan(!) -Uçağa bindiklerinde yüzde 20’lik indirim fırsatı verilmesi de bonusu- uygulamalardan çok memnunlar(!) Yine doktora başvurdukları zaman doktorun kendileri için termal tedavi önermesi durumunda termal sağlık merkezlerinden de yararlanabildikleri içinde memnunlar(!) Hele yılda iki kez TÜİK’in indirimli(!) enflasyon rakamları ile maaşlarına yapılan zamlar ile gül gibi geçinip gittikleri için hallerinden memnunlar(!) Kışın evde doğalgaz yakamadıkları zamanlarda battaniyeye sarılıp evlerinde oturabildikleri içinde çok memnunlar(!)

Şaka gibi değil mi? 4 milyonun üzerinde emeklinin 16 Bin 881 Bin lira gibi bir rakamla yaşam savaşı verdikleri bir ülkede emekli halinden niye şikayet(!)etsin ki. Ortalama maaşın asgari ücrete endekslendiği tuzu kuruların bir eli yağda, diğeri eli balda yaşadığı bir ülkede 16 Bin 881 lira ye ye bitmez(!) be kardeşim…

Bir bardak çayın sıradan çay ocaklarında bile 15 liraya satıldığı cami tuvaletlerinin bile 5 TL’den aşağı hizmet vermediği bir ortamda emeklinin değil halinden şikayet etmesi, haline şükretmesi(!) gerekmez mi? Mesela askıda simit veya ekmek gözleyen, pazarda çıkma ürün bekleyen emekliler için daha ne yapılabilir ki? Her yeni yılın başına aylar kala ve her yeni yılın Temmuz ayına yakın emekliler için zam oranı falı açan yayın organlarını da unutmayalım. Her gün emeklisine müjde verilen bir başka ülke var mıdır dünyada bizden başka? Hiç ama hiç sanmıyorum..

Hem şunun şurasında ne kaldı? Enflasyon canavarını bir devirelim, boynu da kırıldı zaten hep birlikte rahata ereceğiz. Hem söz verildiği gibi bir önceki yıl yüzde 65 olan enflasyon bu yıl yüzde 30’un biraz üzerinde çıkacak. Önümüzdeki yıl yüzde 16’larda seyredecek, bir sonraki yılda kalıcı olarak tek haneli rakamlara inecek. Bu size Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek sözü… Çoğu gitti azı kaldı. Az daha sabrederseniz her şey hallolacak. Öyle demiyorlar mı?

Tabi ki dereye su gelene kadar bile sabretmeye gerek yok. Çoğu gitti azı kaldı. Az daha sabrettiğimizde, gözlerimizi açıp kapadığımızda, altı aylık uykudan uyandığımız da sorunlar bitecek dememişler miydi? Her şeye bu kadar yaklaşmışken mızmızlanmaya ne gerek var değil mi?

Jale hanımda emeklilerin toplantısında “Arı kovanına çomak sokuyor. Pişmiş aşa su katıyor!”