SSK ve Bağ- kur emeklilerinden sonra memur emeklileri içinde zor günler devam ediyor. SSK ve BağKur emeklileri TÜİK’in belirlediği yüzde 16.75’lik enflasyon artışına mahkum olurken, memur ve memur emeklileri için durumun ne olacağını merakla beklerken Topsu Sözleşme görüşmelerinde dağ fare doğurdu.

Bir aydan fazla süren toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanları adına görüşmeleri yürüten Memur-Sen’in taleplerini bir tarafa bırakın kamu işvereninin teklif ettiği rakamlar yanına bile yaklaşamadı. Hükümet 2026’nın ilk altı ayı için yüzde 11, ikinci altı ayı için yüzde 7, 2027 yılı için ise 4+4 önerisinin yanı sıra taban aylıklarına Biner lira zam önerdi. Görüşmeler burada tıkandı. Sonrasını zaten biliyorsunuz. Konu Kamu Hakem Kuruluna gitti. Kamu Hakem Kurulu’nda 5 toplantı yapılması gerekirken görüşmelerin devam ettiği noktada kuruldaki Memur- Sen temsilcileri kuruldan çekildi. Sonuçta nerede ise hiçbir değişiklik yapılmadan sadece 2027 yılının ilk altı ayı için bir puanlık artışla yani yüzde 5+4’lük ücret artışı ile sözleşme kesinleşmiş oldu.

Memurların alacağı yüzdelik zamların aynısı memur emeklileri için de geçerli olduğu için olan yine memur emeklilerine oldu. Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan yaptığı değerlendirmede şöyle diyor; “Dezenflasyon süreci devam ediyor. Sıkı para politikasını da sürdüreceğiz!” Yani diyor ki emekliye de kamu çalışanlarına da para falan veremeyiz. Biz ne kadar öngörüyorsak emekliye de o kadar, çalışana da o kadar zam yapılacak… Çünkü sıkı para politikasından başkaca bir çıkarım yapmak mümkün değil. Asgari ücretliye, emekliye, kamu işçisine ve memurlar ile memur emeklilerine daha az para verilerek enflasyonu düşürmeye çalışıyorlar. Onların gözünde enflasyonun sorumlusu ücretli kesim. Ne kadar az para verirlerse harcamalar o kadar azalacak, harcamalar azalınca da fiyat artışları da o ölçüde yavaşlayacak. Ekonomi yönetiminin tüm umudunu bu kısır döngüye bağlaması emekliler için hayatı daha da çekilmez hale geçirecek.

Halbuki ne emekli, ne de çalışanlar enflasyonun sebebi değil, faturasını ödeyen kesim. Israrla ücretli kesimlerin enflasyonun sebebi gibi gösterilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Hele emekliler bu toplumun en çok mağdur olanları, en ağır bedel ödeyenleri. Bugün belki memur emeklileri için değil ama özellikle SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin çok büyük çoğunluğu gerçekten sadece yaşam savaşı veriyorlar. Pek çoğu, eşinden dostundan ve çocuklarından destek alarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bu arada memur emeklilerinin durumu da gerçekten çok zor. Emekli olduktan sonra maaşları nerede ise yarı yarıya düşen insanların içine düştükleri kaostan çıkabilmek için gerekli olan güce bir türlü erişmeleri mümkün olmuyor.

Doğrusu “bir lokma bir hırka”ya bile razı olacak olan emekliler için 2025’den sonra 2026’da 2027’de çok ama çok zor geçecek gibi görünüyor. Bu arada bu faturayı neden ısrarla emekliler ve çalışanların sırtına yıkmaya çalışırlar anlamak öylesine zor ki. Peş peşe yapılan zamlar özellikle akaryakıt, doğalgaz ve elektrik zamları ile hayat her geçen gün biraz daha zorlaşacak.

Görünen o ki masaydı, toplu sözleşmeydi derken bu sürecin sonunda ne yazık ki olan yine emekliye oldu.