Bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı daha gerçekleşti. Komisyon’un toplantısında bir rakam telaffuz edilip edilmediği yönündeki soruya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, “Henüz rakam tespiti için çok erken!” ifadeleri ile cevap verdi. Acayip bir durum. Komisyonun toplanacağı aylar öncesinden belli.. Böyle olunca toplantıda bir rakam telaffuz edilmesi için neyin erken olduğunu, neden erken olunduğunu merak etmemek de mümkün değil. Bunun altı üstü asgari ücret. Ülkenin şartları belli, çalışanların hali ortada rakamı teklif edecek kesim de belli, belli olmayan talep edenin ne istediği. O da kamuoyunda konuşuluyor.
Bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu Masasının bir ayağı eksik. Yıllardır kendilerinin bu masada bir figüran olarak bulunduğunun nihayet farkına varan emek temsilcisi Türk-İş geçtiğimiz yıl masadan kalkmış ve bizzat Genel başkanının ağzından, “Bir daha bu masaya oturmayacağız” demişti. Türk-İş bu sözünde durdu. Bu yıl masaya oturmadı dolayısıyla sahne işveren tarafı ile hakem rolüne bürünmüş hükümet kanadına kalıverdi. Türk-İş’i birkaç kez masaya davet eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş masaya oturmayınca onlara gitti. Ziyaretlerde ikna çabaları da sonuç vermedi. Zira emeği temsil ettiği söylenen belirli bir statükodan da vazgeçmeyen sendikalar kanadı, “figüran olmayız” demeye getirdi. Ancak hem hakem hem taraf olan hükümet kanadı bu durumun içinden nasıl çıkacaklarını düşünürken çareyi sendikaların ayağına gitmekte buldu.
Masaya oturmayan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Asgari Ücret Tespit Komisyonu sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunmayı da ihmal etmiyor. Atalay katıldığı bir toplantıda, uzun yıllardır bu sürecin içinde yer aldıklarını belirterek, “12 senedir geçim ücreti oldu asgari ücret. Ben başkan oldum o dönem bizim asgari ücretle işçimiz yoktu bu dönemde de yok. Ne oyum var ne yetkim var, ne sözüm dinleniyor. Zarfı açıp olanı söylüyorlar yine ihale bize kalıyor. Kaç para olup olmadığını bilmiyoruz. Demokrasiden yana olmaya devam ediyoruz ama olanları da söylemeye devam ederiz. Asgari ücrette yetkimizin olmadığını anlattım. Emekli, işçi zor durumda, asgari ücretli zor durumda. Emekli 17 bin lira alıyor. 70 bin lira alan emekli de var. Öyle bir düzenleme yapılmalı ki 17 bin lira alan emekliyi refah seviyesine çıkarmamız gerek” ifadelerini kullanmış.
Türk-İş Genel Başkanı 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda kendilerinin ortaya koydukları kriterlerin dikkate alınmadığını söylemeye çalışıyor. Bu arada hışma uğramamak içinde “Bu bir protesto değil” demek zorunda kalıyor.
Doğrusu bugüne kadar sendikaların taleplerinden çok Türk Ekonomisine dayatılan kriterlerin sonuçlarını bugün hep birlikte yaşıyoruz. Beylik laflar ile “Emeklimizi, çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” diyerek sırt sıvazlayan hükümet tarafı pazarlık masasında da kimden yana olduğunu itiraf eder gibi konuşuyor.
Türk-İş’in tavrını doğru bulduğumu daha öncede ifade etmiştim. Sözünün geçmediği masada figürandan öteye geçmeyen bir görüntüye daha fazla katlanmak zorunda değiller. Bugün enflasyonun en çok ezdiği kesimler yemin olsun ki ücretli kesim ve onun en alt tabakası asgari ücretle çalışmak zorunda olanlar ile asgari ücretin bile nerede ise yarısı kadar emekli maaşı almak zorunda kalan emeklilerdir. İnanmayanlar fırınların önlerine, pazarların çıkış köşelerine bir baksınlar. İnsanlar nerede ise çöpten yiyecek arayacak duruma gelmişse sözün bittiği ve pul olduğu yerdeyiz demektir.