Eskişehir ve çevresindeki kuraklık artık göz ardı edilemeyecek bir gerçeklik hâline geldi.
Son yıllarda yaşanan ciddi yağış eksikliği, hem şehir merkezini hem de kırsal bölgeleri derinden etkiliyor.
Bu bağlamda sıkça gündeme gelen başlıklardan biri de, Çifteler’in gözbebeği Sakaryabaşı’ndan Eskişehir’e su getirilmesi projesi.
Konuyu, geçtiğimiz günlerde sorularımı yanıtlayan AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’na da sordum.
Sakaryabaşı göletini gündeme aldığımda, Sayın Hatipoğlu net konuştu:
“Sakaryabaşı’ndan Eskişehir’e su getirilemez.”
Yani ortada “orada bol su var, hemen getirelim” gibi basit bir çözüm söz konusu değil.
Sakaryabaşı da tıpkı Eskişehir gibi ciddi bir kuraklıkla mücadele ediyor.
Hatipoğlu’nun da vurguladığı gibi, bu proje geçmişte belki anlamlı olabilirdi. Ancak bugün, teknik açıdan uygulanabilirliği oldukça tartışmalı.
Proje yıllar önce başlatılmış; bazı kamulaştırma çalışmaları yapılmış, istimlak adımları atılmış.
Ancak şu an “yarın başlıyoruz” denilebilecek bir noktada değiliz.
Dahası, fizibilite çalışmalarının güncellenmesi şart.
Günümüzün iklim koşulları, nüfus artışı, su tüketim alışkanlıkları ve Sakaryabaşı’nın mevcut su kapasitesi yeniden değerlendirilmeli.
Aksi hâlde atılacak her adım, ciddi bir zaman ve kaynak israfına yol açabilir.
Hatipoğlu’nun da belirttiği gibi, mesele teknik olmaktan çıkıp siyasallaştıkça çözüm üretmek daha da zorlaşıyor.
Oysa bu kadar hayati bir konuda herkesin siyasi değil, bilimsel veriler ışığında konuşması gerekiyor. Uzman görüşleri dikkate alınmadan, popülist vaatlerle su sorunu çözülemez.
Üstelik Sakaryabaşı’ndan su getirmenin hem maliyeti hem süresi yüksek; sağlayacağı katkı ise sınırlı. Eskişehir’in gelecekteki su ihtiyacını karşılamak için çok daha kapsamlı ve sürdürülebilir çözümler gerekiyor.
Yeraltı su kaynaklarının korunması, su tasarrufu bilincinin artırılması, modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması gibi adımlar, günü kurtarmanın ötesinde uzun vadeli çözümler sunabilir.
Kısacası bugünün koşullarında Sakaryabaşı’ndan Eskişehir’e su getirme projesi gerçekçi değil.
Kuraklık sadece Eskişehir’i değil, Sakaryabaşı’nı da etkiliyorken “orada var, buraya getiririz” yaklaşımı bilimsel temelden yoksun.
Bu nedenle tüm tarafların siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp, meseleyi bilimsel ve uzun vadeli bir perspektifle ele alması şart.

PORSUK BARAJI DA ALARM VERİYOR

Öte yandan, ESKİ Genel Müdürlüğü kuraklık konusunda adeta alarma geçti.
ESKİ, “Kuraklık kapıda” diyerek üç belediyeye resmi yazı gönderdi.
Bu yazıda, park ve bahçe sulamalarında şebeke suyu kullanımının sonlandırılması istendi.
Porsuk Barajı’nda da su seviyesi kritik seviyelere gerilemiş durumda.
Bu da su yönetiminde daha dikkatli, planlı ve sorumlu adımlar atılması gerektiğini açıkça gösteriyor.
Yani her iki örnekte de olduğu gibi asıl mesele kuraklık…
Zaman kaybetmeden…
Kuraklıkla mücadele için bir an önce çözüm yolları aramalıyız.
Su hepimize lazım!